İMEAK DTO Şubat 2022 AB Bülteni
SİRKÜLER NO: 23.1 / 160-122 = 16/03/2022
İlgi: İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan alınan 16.03.2022 tarih
ve 1528/221/2022 sayılı yazısı.
İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan alınan ilgi
yazıda;
‘’Avrupa'da
denizcilik sektöründe meydana gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli
kaynaklardan derlenen haberler bilgilendirme amacıyla aşağıda sunulmaktadır.
1- AB-Ukrayna Sınır Geçişlerini Kolaylaştırmaya Yönelik AB Komisyonu Dış Sınır Yönetimi Operasyonel İlkeleri.
Avrupa
Komisyonu 2 Mart 2022 tarihinde, AB-Ukrayna sınırlarında geçişleri
kolaylaştırmak amacıyla dış sınır yönetimine yönelik operasyonel ilkeler
sağlayan bir kılavuz yayınlamıştır. Söz konusu kılavuz ile Komisyon,
uyruklarına bakılmaksızın denizciler de dahil olmak üzere, taşımacılık
sektöründe çalışanlara özel uygulamalar sağlamayı amaçlamaktadır.
Kılavuz, Schengen kuralları kapsamında sınır kontrollerine ilişkin var olan kolaylaştırma tedbirlerinin kapsamlı şekilde gözden geçirilmesini tavsiye etmektedir. Söz konusu tedbirler aşağıdaki hususları kapsamaktadır:
* Çocuklar gibi savunmasız kişiler ile hizmetleri yürütmeleri sebebiyle Ukrayna'da bulunan taşımacılık çalışanları gibi belirli kategorilerdeki kişiler için sınır kontrollerinin basitleştirilmesi.
* Sınır muhafızlarının tüm veya belirli yolcu gruplarına karşı kolaylık sağlaması uygulamasına izin verilmesi. Söz konusu kolaylık uygulamasına karar verilirken, kimlerin kontrol edileceğinin belirlenmesi aşamasında; uyruklarına bakılmaksızın denizciler de dahil olmak üzere mesleklerini kanıtlayan geçerli belgelere sahip taşımacılık çalışanları gibi kilit personel statüsüne sahip olunması kriteri dikkate alınmalıdır.
* Mal ve hizmetlerin sürekli tedarikini ve taşımacılık sektörü çalışanlarının Ukrayna'dan dönüşünü sağlamak için üye devletler tarafından yeterli gümrük memurunun görevlendirilmesini sağlayacak bir sınır geçiş noktasının yapılandırılması ve kamyonlar için benzer şeritlerin belirlenmesi. (Kaynak: ICS)
2- ICS: Rus ve Ukraynalı Gemi Çalışanları Küresel Deniz İş Gücünün %14,5'ini Oluşturuyor.
Dünya ticaret filosunun %80'ini temsil eden Uluslararası Deniz Ticaret Odası (ICS), Ukraynalı ve Rus denizcilerin serbest dolaşımının engellenmesi durumunda tedarik zincirinin sekteye uğrayabileceği konusunda uyarıda bulunmuştur.
Baltık ve Uluslararası Denizcilik Konseyi (BIMCO) ve ICS tarafından 2021 yılında yayımlanan Denizci İşgücü Raporu'nda (Seafarer Workforce Report), dünya ticaret filosunda 74.000'den fazla gemide 1,89 milyon gemi insanının görev yaptığı belirtilmektedir.
Bahse konu toplam iş gücünün 198.123'ü (%10,5) Rus gemi insanlarından oluşmakta olup, bunların 71,652'si zabit ve 126.471'i tayfa olarak görev yapmaktadır. Ukraynalı gemi insanları ise 47.058'i zabit ve 29.383'ü tayfa olarak toplamda 76.442 gemi insanı sayısı ile işgücünün %4'ünü oluşturmaktadır. Buna göre Rus ve Ukrayna gemi insanları küresel iş gücünün %14,5'ini temsil etmektedir.
Küresel ticaretin yaklaşık % 90'ının denizyolu ile gerçekleştirildiği günümüzde, gemi insanları temel gıda, yakıt ve ilaç tedarikinin limanlara ulaşmasını sağlayarak pandemi ile mücadelede ön saflarda yer almıştır.
ICS'e göre, ticaretin idamesini sağlamak amacıyla gemi insanları personel değişimlerini yapmak için dünyanın her yerinde serbestçe gemilere katılabilmeli ve gemilerden ayrılabilmelidir. Bölgede uçuşların iptal edilmesiyle gemi insanları açısından durumun giderek zorlaşacağı öngörülmektedir. Ayrıca gemi insanlarına yapılacak ödemelerin uluslararası bankacılık sistemleri aracılığıyla sürdürülmesi gerekmektedir.
ICS daha önce, gemide çalışan gemi insanlarının sayısında artışa gidilmezse gelecekte istihdam açığının ortaya çıkacağı ve bu durumun küresel tedarik zincirinin devamlılığını sıkıntıya sokacağı konusunda uyarıda bulunmuştur. Pandemi sürecindeki seyahat kısıtlamalarıyla 100.000'den fazla gemi insanı gemilerde kontrat sürelerini aşarak görevlerine devam etmiştir.
ICS Genel Sekreteri Guy Platten konuşmasında; "Denizcilerimizin güvenliği mutlak önceliğimizdir. Tüm tarafları, gemi insanlarının zarar görmeyeceği adımlar atmaya çağırıyoruz. Denizciler salgına rağmen ticaretin akışının sürdürülmesinde ön saflarda yer aldılar ve tüm tarafların şu anda bu kilit çalışanların serbest geçişini kolaylaştırmaya devam edeceğini umuyoruz." ifadelerinde bulundu.
Dryad Global'a göre; ticari operatörler, Karadeniz'de Ukrayna veya Rusya'nın Münhasır Ekonomik Bölgesi içerisinde herhangi bir geçiş veya operasyondan kaçınmalıdır. Türkiye, Bulgaristan ve Romanya'nın Münhasır Ekonomik Bölgesi içindeki ticari operasyonlar ise şu anda etkilenmemiş durumdadır.
Karadeniz'de daha geniş bir alanda seyir serbestisi konusunda yüksek derecede belirsizliğin devam etmekte olduğu, ana risk alanının dışındaki tüm gemiler ve ticari operasyonlar için temel tehlikenin gemi personelinin güvenliğine yönelik riskten ziyade ticari belirsizlik olduğu ifade edilmektedir. (Kaynak: https://safety4sea.com )
3- Denizde İnsan Haklarını Korumaya Yönelik Cenevre Beyannamesi Yayımlandı.
Dünya okyanus ve denizlerinde seyreden tüm insanların insan haklarını tanımlamak ve savunmak amacıyla "Denizde İnsan Hakları" (Human Rights at Sea-HRAS) adlı Birleşik Krallık merkezli bir sivil toplum kuruluşu tarafından geliştirilen "Denizde İnsan Hakları Cenevre Beyannamesi" (The Geneva Declaration on Human Rights at Sea) 1 Mart 2022 tarihinde yayımlanmıştır. Bahse konu Beyanname, özellikle deniz haydutluğu, cezai şiddet, deniz çalışanlarının hak ihlalleri, denizcilerin terk edilmesi, kölelik, insan ticareti, çocuk işçiliği, eşitsizlik ve ayrımcılıktan kaynaklanan insan hakları ihlallerini hedef almaktadır.
Üç yıllık bir araştırmanın ürünü olan söz konusu girişim; denizciler, balıkçılar, açık deniz petrol ve gaz platformları çalışanları ve turizm endüstrisine yönelik olup, kapsamı yolculara, bilim insanlarına, donanma ve sahil güvenlik gemilerindeki devlet görevlilerine, göçmenlere, mültecilere ve yasadışı faaliyetlere karışan kişilere kadar uzanmaktadır.
Beyannameyi hazırlayan ekibin üyesi Prof. Steven Haines, Beyannamenin savunmasızları korumayı ve hak ihlalleri yapanları cezalandırmayı amaçladığını, söz konusu suiistimallerin karada meydana gelmeleri halinde herkes tarafından bilinebileceği ve mücadele edilebileceği, fakat deniz ortamında müdahale yetki ve sorumluluğuna sahip olanların bu durumlara sıklıkla göz yummakta olduğunu ileri sürmektedir.
Denizde İnsan Hakları Cenevre Beyannamesi, denizdeki insan hakları ihlallerine karşı küresel bir farkındalık oluşturmayı ve mağdurlar için etkili çözümler sağlamayı amaçlamaktadır. Beyanname, denizde insan haklarının korunmasının dört temel ilkeye dayandığı görüşü etrafında yapılandırılmıştır:
* Denizde insan hakları evrenseldir; karada olduğu gibi denizde de uygulanır.
* Denizde bulunan herkes, hiçbir ayrım gözetilmeksizin insan haklarına sahiptir.
* Denizde insan haklarını reddetmek için denizciliğe özgü hiçbir neden yoktur.
* Hem anlaşma, hem de uluslararası teamül hukuku kapsamında oluşturulan tüm insan haklarına denizde saygı gösterilmelidir.
Prof. Anna Petrig konu hakkında şunları ifade etmiştir: "Beyannamede herhangi bir yeni yükümlülük yer almamakta, hiçbir devletten yeni sorumluluklar alması istenmemektedir. Beyanname, tüm devletlerin sahip olduğu çeşitli insan hakları yükümlülüklerini bir araya getirmekte ve bunların denizdeki insanlara nasıl uygulanacağını açıklamaktadır. İnsan hakları evrenseldir ve kıyı şeridinde uygulanmaları sona ermemektedir."
Denizde İnsan Hakları Cenevre Beyannamesi, liman devletlerine, kıyı devletlerine ve bayrak devletlerine insan haklarını yaygın şekilde korumaları konusunda rehberlik sağlayarak ve kötü muameleyi sona erdirme vizyonunu destekleyerek denizde insan haklarına uyum sağlanmasını teşvik etmektedir.
Dr. Sofia Galani konu ile ilgili olarak şunları ifade etmiştir: "Beyanname, devletlere halihazırda var olan uluslararası insan hakları hukuku kapsamında sahip oldukları yükümlülükleri yerine getirmeleri konusunda pratik rehberlik içeriyor. Tüm devletlerin aynı kapasite ve kaynaklara sahip olmadığını kabul etmeliyiz, ancak bu durum yükümlülüklerin göz ardı edilebileceği anlamına gelmez."
Dünyanın önde gelen hukuk firmalarından bazıları tarafından hakemli incelemeden geçirilen söz konusu Beyanname ile denizdeki tüm insanların insan hakları ilk kez tek bir belgede tanımlanmıştır. (Kaynak: https://safety4sea.com )
4- Kadın Denizcilerin %50'den Fazlası Şiddet ve Tacize Maruz Kalıyor
Linnaeus Üniversitesi Kalmar Denizcilik Akademisi'nde Cecilia Österman ve Magnus Boström tarafından fiziksel şiddet ve taciz sorununa ilişkin yazılan bilimsel bir makalede, konuyla ilgili 1995'te yapılan ilk çalışmadan bu yana çok az şeyin değiştiği ortaya konulmaktadır.
Marine Policy isimli dergide yayınlanan "Denizde, işyeri fiziksel şiddeti ve tacizi: Yapılandırılmış bir literatür taraması" ("Workplace bullying and harassment at sea: A structured literature review") konulu makale, denizde şiddet ve taciz üzerine yayımlanmış bilimsel literatürün sistematik bir incelemesidir.
Makalede, tüm denizcilerin %8 ile %25'inin işyerinde şiddet ve tacize maruz kaldığı ve bu rakamın kadın denizciler için %50'nin üzerine çıktığı ileri sürülmektedir.
Çalışmada, denizciliğin büyük ölçüde güvencesiz istihdam ile karakterize edildiğine dikkat çekilmektedir. Buna göre, gemi personelinin çoğunluğunun sözleşmeli olduğu, yüksek iş yoğunluğunun bulunduğu ve hem verimli, hem de güvenli çalışmak için bazen tutarsız taleplerle karşılaşıldığı ifade edilerek, denizde iş yerinin sınırları içinde yaşanması gerekliliğinin de denizciliğe farklı bir boyut kazandırdığı vurgulanmaktadır.
"Denizcilik endüstrisinde özellikle işyerinde zorbalık ve taciz riskini artıran faktörlerden biri, gemi personelinin genellikle uzun süreler boyunca çalıştığı ve aynı zamanda yaşadığı gemilerde iş ve özel yaşam arasındaki belirsiz sınırlardır. Bu durum, sosyal ortamlarda iyi işleyen bir liderlik ve kişilerarası ilişkilere sahip olunmasını daha da önemli hale getiriyor."
Halihazırda yeni işe alımlar yapmakta zorlanan ve gelecekte vasıflı iş gücü sıkıntısıyla karşı karşıya kalacak olan bir sektörde, gemilerdeki çalışma koşulları ve kültürünün ele alınması gerekmektedir. Çalışmanın yazarları bu nedenle, gemideki çalışma koşulları hakkında daha iyi ve daha derin bilgiler elde edilmesi gerektiğini ifade etmektedirler.
"Denizcilik sektörü için gelecekte öngörülen nitelikli personel sıkıntısı göz önünde bulundurulduğunda, yeni personel alımını iyileştirmek ve mevcut personeli elde tutmak için önlemlere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu da denizcileri zorbalık ve tacizden korumak ve denizdeki tüm insanların yaş, cinsiyet, etnik köken veya cinsel yönelimine bakılmaksızın refahını korumakla ilgilidir." (Kaynak: www.seatrade-maritime.com )
5- Rotterdam Limanı CO2 Salınımında Zirvede.
Avrupalı bir Sivil Toplum Kuruluşu olan "Transport&Environment" tarafından yapılan bir araştırma, Rotterdam'a gelen ve limandan ayrılan gemi elleçleme ve nakliye trafiğinin, yılda 13,7 milyon ton CO2 ürettiğini ve bunun diğer tüm Avrupa limanlarından daha fazla olduğunu ortaya koymuştur.
Rotterdam Liman İdaresi, limanın Avrupa'nın en büyük limanı olduğu göz önünde bulundurulduğunda, herhangibir Avrupa limanından daha fazla CO2 emisyonu üretmesinin sürpriz olmadığını bir basın bildirisinde şu şekilde ifade etmiştir: "Yılda yaklaşık 30.000 açık deniz gemisiyle Rotterdam, Avrupa'nın açık ara en büyük limanıdır ve doğal olarak da denizcilik kaynaklı en yüksek CO2 emisyonuna sahiptir. Transport&Environment'ın ortaya koyduğu sonuç bu nedenle Rotterdam Liman İdaresi için sürpriz bir sonuç değildir."
"Büyük hedeflerimiz var. Porthos projesi, CO2 yakalama ve depolamayı kapsamaktadır. Yeşil hidrojenin endüstride kullanımı ve biyoyakıt üretimi tüm hızıyla devam ediyor. Birçok şirket emisyonları en aza indirme ve hatta emisyonsuz terminaller konusunda kararlıdır."
Rotterdam Liman İdaresi, denizcilik endüstrisinin mümkün olduğunda alternatif yakıtların kullanımını kolaylaştırdığını, ancak iklim değişikliğini sınırlamak için önemli adımlar atması gerektiğini ifade etmiştir. Liman İdaresi, 2050 yılına kadar karbon nötr olma hedefinin bir parçası olarak karada elektrik santralleri inşa etmekte olduğunu ve iç taşımacılık gemileri için batarya gücü kullandığını da belirtmiştir.
Rotterdam Liman İdaresi CEO'su Allard Castelein da şunları ifade etmiştir: "En büyük liman olan Rotterdam Limanı'nın, Avrupa limanları arasında en yüksek emisyona sahip olduğunun farkındayız. Rotterdam Limanı'nda bir etki yaratabileceğimizi ve yaratmamız gerektiğini ve belirlenen iklim hedeflerine önemli ölçüde katkıda bulunabileceğimizi biliyoruz. Bu konuda sorumlu hissettiğimiz ve sorumluluk aldığımız aşikardır." (Kaynak: www.seatrade-maritime.com )
6- Paris MOU Kapsamında, 01.01.2022-16.03.2022 Tarihleri Arasındaki Türk Bayraklı Gemi Tutulmaları.
01.01.2022–16.03.2022
tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı
gemilere yönelik 38 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde
İtalya'nın Piombino Limanı'nda 1 Türk Bayraklı gemi tutulmuştur. Türk Bayraklı
gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx)
yer almaktadır.’’
Denilmektedir.
Sayın Üyelerimizin
bilgilerine rica ederiz.
Saygılarımızla,
Vapur
Donatanları ve Acenteleri Derneği
Emin
EMİNOĞLU
Genel
Sekreter
Dağıtım: Tüm üyelerimiz