İMEAK DTO Eylül 2021 AB Bülteni
SİRKÜLER NO: 23.1 / 762-588 = 29/09/2021
İlgi: İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan alınan 29.09.2021 tarih
ve 2636/1024/2021 sayılı yazısı.
İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan alınan ilgi
yazıda;
‘’Avrupa'da denizcilik sektöründe meydana
gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli kaynaklardan derlenen haberler
bilgilendirme amacıyla aşağıda sunulmaktadır.
1- İlk çevresel etki raporuna
göre sürdürülebilirliğe ilişkin gelişme kat edilmesine rağmen artan talebe
hazırlanmak için daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.
Denizcilik sektörü, dünya ve Avrupa ticareti ile ekonomisi için hayati bir rol oynamaya devam edecektir. Geçtiğimiz yıllarda denizcilik sektörü, sektörün neden olduğu çevresel etkilerin hafifletilmesi amacıyla ciddi tedbirler almıştır. Küresel deniz taşımacılığı hacminde öngörülen bir artış öncesinde yayımlanan yeni bir rapor, AB denizcilik sektöründen kaynaklanan çevresel etkiyi ilk defa tam kapsamlı bir şekilde ortaya koymuş ve sürdürülebilirliğin sağlanmasına yönelik zorlukları belirlemiştir.
Avrupa
dış ticaret hacminin %77’sinin ve AB ile Üye Devletler arasında
gerçekleştirilen bütün ticaretin %35’inin deniz yoluyla gerçekleştirildiği
günümüzde, deniz taşımacılığı uluslararası tedarik zincirinin çok önemli bir
parçasını oluşturmaktadır. Her ne kadar deniz taşımacılığı faaliyetleri 2020
yılında COVID-19 salgınının etkilerinden dolayı düşmüş olsa da temel kaynaklara
ve konteyner taşımacılığına yönelik artan talep doğrultusunda sektörde
önümüzdeki yıllarda kuvvetli bir toparlanma beklenmektedir.
Avrupa
Çevre Ajansı (European Environment Agency – EEA) ve Avrupa Deniz Emniyeti
Ajansı (European Maritime Safety Agency – EMSA) tarafından 1 Eylül 2021
tarihinde çıkarılan Avrupa Deniz Taşımacılığı Çevre Raporu (European Maritime
Transport Environment Report), sektörün genel durumunu kapsamlı bir şekilde ele
alan ilk rapor olma özelliğini taşımaktadır. Raporda, Avrupa Birliği içerisinde
gerçekleştirilen taşımacılıktan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının %13.5’inin
deniz taşımacılığından, %71’inin kara yolundan ve %14.4’ünün havacılık
sektöründen kaynaklandığı belirtilmektedir. Avrupa limanlarına uğrak yapan
gemilerden kaynaklanan kükürt oksit 2019 yılında yaklaşık 1.63 milyon ton
olarak ölçülmüş olmakla birlikte bu rakamın uygulanacak daha sıkı çevresel
kural ve tedbirler neticesinde önümüzdeki yıllarda düşmesi beklenmektedir.
Avrupa
Çevre Ajansı ve Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı tarafından çıkarılan ortak rapor,
alternatif yakıtlar, elektrikli gemiler ve sahil güç kaynakları gibi yakın
zamanda ortaya çıkan sürdürülebilir çözümlerin mevcut durumunu değerlendirmekte
olup, söz konusu çözümlerin AB tarafından kullanımına ilişkin kapsamlı bilgiler
vermektedir. Bunlara ek olarak raporda, artan deniz seviyesinin limanlara
yönelik olası etkileri dahil olmak üzere iklim değişikliğinden kaynaklanacak
zorlukların sektöre olan etkileri de ele alınmaktadır.
AB
Ulaştırma Komiseri Adina Valean konuyla ilgili olarak şu şekilde bir açıklama
yapmıştır: “Sürdürülebilir
ve Akıllı Hareketlilik Stratejimiz, deniz taşımacılığı da dahil olmak üzere
bütün taşımacılık modellerinin daha sürdürülebilir, akıllı ve dirençli olması
gerektiğini ortaya koymaktadır. Deniz taşımacılığı çevresel ayak izi konusunda
geçtiğimiz yıllarda gelişme gösterse de sektörü karbonsuzlaşma ve kirliliğin
azaltılması hususlarında büyük zorluklar beklemektedir. Hedefimiz, son
bulgulara dayanarak ve yenilikçi çözümlerden ve dijital teknolojilerden
olabildiğince faydalanarak sektörün söz konusu zorlukları aşmasına yardımcı
olmaktır. Bu şekilde rekabet edebilirliğini sürdürerek ve kaliteli iş
olanakları yaratmaya devam ederek deniz taşımacılığı çevre ile uyumlu bir şekilde
gelişmeye ve vatandaşlarımızın günlük ihtiyaçlarını karşılamaya devam
edebilir.”
AB Çevre, Okyanuslar ve Balıkçılıktan Sorumlu
Bakanı Virginijus Sinkevicius ise açıklamasında; “Bu ortak rapor denizcilik sektöründe mevcut ve
gelecekte yaşanacak zorluklar ile ilgili genel bilgiler vermektedir. Raporda
verilen mesaj ise net: Denizcilik sektörü hacminin önümüzdeki yıllarda artması
beklenmekte ve şimdi harekete geçmezsek sektör daha fazla sera gazı ve sualtı
sesi üretmeye devam edecektir. Sektörün, Avrupa Yeşil Mutabakatının (European
Green Deal) hedeflerini karşılaması ve karbon nötr bir hale gelmesi için geçiş
sürecinin sorunsuz ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi hayati bir öneme
sahiptir. Bu durum aynı zamanda sürdürülebilir mavi ekonomiye geçiş kapsamında
Avrupa taşımacılık sektörü için yeni ekonomik fırsatlar yaratacaktır. Bizi
bekleyen zorluklar büyük, fakat bu zorluklarla mücadele etmek için
teknolojimiz, kaynaklarımız ve isteğimiz var.” Şeklinde değerlendirmede
bulunmuştur.
Rapor
kapsamında çeşitli faktörlerin çevreye olan etkilerine ilişkin bilgiler de
sunulmaktadır. Bu bağlamda sera gazı emisyonları ile ilgili olarak Avrupa
Birliği ve Avrupa Ekonomik Bölgesinde bulunan limanlara uğrak yapan gemilerin
2018 yılında toplamda 140 milyon ton karbondioksit emisyonu ürettiği
belirtilmiştir. (2018 yılında dünya çapındaki karbondioksit emisyonlarının
yaklaşık %18’i deniz taşımacılığı sektöründen kaynaklanmıştır.)
2019
yılında Avrupa limanlarına uğrak yapan gemilerden kaynaklanan kükürt oksit
emisyonları yaklaşık 1.63 milyon ton olarak ölçülmüş olup, küresel kükürt oksit
emisyonlarının yaklaşık %16’sının ise uluslararası deniz taşımacılığı
faaliyetlerinden kaynaklandığı belirtilmiştir.
Avrupa
Birliği sularında su altı sesi seviyesi 2014 ile 2019 yılları arasında iki
katından fazla bir düzeye çıkmış ve konteyner gemileri, yolcu gemileri ve
tankerlerin itme gücü sağlayan pervanelerinden ötürü en yüksek ses enerjisi
emisyonuna sebep olduğu görülmüştür.
Genel
olarak, 1949'dan günümüze kadar deniz taşımacılığı sektörü, AB çevresindeki
denizlere giren ve tüm türlerin % 50’sine yakın olan, büyük oranda Akdeniz’de
bulunan egzotik deniz canlı türlerinin AB çevresindeki büyük kısmı için sorumlu
tutulmaktadır. Toplam 51 tür, ekosistemleri ve yerli türleri etkileyebilecekleri
anlamına gelen “yüksek etkili tür” olarak sınıflandırılmıştır. Rapor ayrıca,
habitatlar ve türler üzerindeki tam etkinin değerlendirilmesi konusunda mevcut
verilerin sınırlı olduğuna da dikkat çekmektedir.
2010
yılından bu yana dünyada meydana gelen 18 büyük petrol sızıntısından yalnızca 3
tanesi (%17) AB sınırları içerisinde gerçekleşmiştir. Geçtiğimiz 30 yıldan bu
yana deniz yolu ile taşınan petrol miktarı istikrarlı bir şekilde artış
gösterse de, denetlemelerin ve yaptırımların daha sıkı bir şekilde uygulanması
ve konuya ilişkin farkındalık oluşturulması sayesinde petrol kirliliğine neden
olan kazaların azaltılmasına yardımcı olunmaktadır.
Ekonomik,
sosyal ve çevresel yönden daha da sürdürülebilir bir sektör olmak için AB deniz
taşımacılığının önündeki 10 yıl çok önemlidir.
AB’ye
uğrak yapan birçok geminin 2018 yılına kıyasla hızlarını %20 oranında düşürmesi
ile emisyon azaltımı konusunda yol kat edilmiştir. Ayrıca biyodizel, hidrojen
veya amonyak gibi yeni çıkan alternatif yakıtların sektörü karbonsuzlaştırma ve
sıfır emisyona ulaştırma potansiyeli bulunmaktadır. Sahil güç kaynakları da
gemilere iç limanlarda temiz enerji kaynağı sağlamaktadır. (Kaynak: EMSA)
2- ICS, karbonsuzlaşma sürecini
hızlandırmak için küresel karbon vergisine yönelik planlar oluşturdu.
Dünya
ulusal armatör birliklerini ve dünya ticaret filosunun %80’inden fazlasını
temsil eden Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of
Shipping–ICS), gemilerden kaynaklanan karbon emisyonlarına küresel çapta vergi
getirilmesi ile ilgili olarak 3 Eylül 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler’e
(United Nations–UN) bir öneri sundu. Sunulan öneride ICS, sıfır karbonlu yakıt
kullanımının hızlandırılması için uluslararası kabul görmüş piyasa bazlı bir
önlem için çağrıda bulundu.
Birleşmiş
Milletler’in deniz taşımacılığı ile ilgili düzenleyici kuruluşu olan
Uluslararası Denizcilik Örgütü’ne (International Maritime Organization–IMO)
verilen evraklara göre karbon vergisi, 5.000 gros ton üzerinde olan ve küresel
çapta ticaret amacıyla kullanılan gemilerden ton başına açığa çıkan emisyona
göre alınacaktır. Toplanan para, sıfır karbonlu ve fosil yakıtlar arasındaki
fiyat farkını kapatmanın yanı sıra, sektörün hem gelişmiş hem de gelişmekte
olan ekonomilerdeki yeşil geçiş sürecini garanti altına alacak hidrojen ve
amonyak gibi yakıtların tedariğinin sağlanacağı yakıt altyapılarının kurulması
amacıyla IMO Climate Fund (IMO İklim Fonu) kapsamında kullanılacaktır.
Deniz
taşımacılığı sektörünün küresel karbon emisyonlarının yaklaşık %2’sini
oluşturması nedeniyle IMO karbonsuzlaşmaya yönelik acil bir şekilde harekete
geçilmesi gerektiğini belirtmiştir. Sektör, 2030 yılından önce sıfır karbonlu
gemilerin üretilemeyeceğini düşünmektedir. Fakat mevcut üretim hızında sıfır
karbonlu yakıtlar küresel gemi filosunun ihtiyacı olan seviyeleri
karşılayamamaktadır. Önerilen karbon vergisi ile sıfır emisyonlu deniz
taşımacılığının hayata geçirilebilmesi için bir piyasa oluşturulmasının
hızlandırılması amaçlanmaktadır.
IMO
İklim Fonu, gemi başına ödenecek ücreti hesaplayacak, bu ücretleri toplayacak
ve ücretlerin ödendiğine dair kanıtlar sunacaktır. Söz konusu Fon ile yeni
yakıtlar geliştirildiğinde bu yakıtların küresel olarak mümkün olduğunca çok
limandan temin edilebilir olması için yeni yakıt ikmal altyapılarına destek
sağlanması beklenmektedir. Birleşmiş Milletler, Üye Devletlerinin üzerindeki
yükü azaltmak ve karbon vergisi uygulamasının hızlı bir şekilde hayata
geçirilmesini sağlamak amacıyla denizcilik sektörü tarafından sunulan karbon
vergisi önerisi, sıfır karbonlu teknolojilerin gelişimini hızlandırmak amacıyla
hükümetler tarafından halihazırda 5 milyar ABD Doları tutarındaki ayrı bir
Ar-Ge Fonu için önerilen mekanizmadan faydalanacaktır. Konuya ilişkin onayın,
2021 Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’ndan (COP 26) hemen sonra
Kasım ayında gerçekleştirilecek kritik toplantıda verilmesi planlanmaktadır.
ICS
Genel Sekreteri Guy Platten konuyla ilgili olarak şu şekilde bir açıklama
yapmıştır: “Deniz
taşımacılığının ihtiyacı olan şey sıfır karbonlu yakıtlar ile alternatif
yakıtlar arasındaki fiyat farkını düşürecek küresel çapta piyasa bazlı bir
önlem oluşturulmasıdır. Eğer hükümetler söyledikleri gibi deniz
taşımacılığının karbonsuzlaştırılması konusunda devamlı olarak öncülük yapmaya
devam edecek ise söz konusu önlemlerin hızlı bir şekilde geliştirilmesi çok
önemlidir. Teknolojideki yeniliklerin sıfır emisyonlu deniz taşımacılığına
geçiş sürecini kolaylaştıracağı kesin fakat gerekli altyapının kurulması da
dahil olmak üzere bu sürece hazır olmamız için hala büyük adımlar atmamız
gerekiyor. Güvenlik sorunları olmaksızın makul fiyatlar ile sunulacak sıfır
emisyonlu gemileri 2030 yılına kadar suya indirmemiz gerekiyor. Eğer IMO
önergemizi desteklerse bu durumu değiştirebilir ve teknolojileri ekonomik bir şekilde
eşit olarak kullanabiliriz.”
ICS’in
düşüncesine göre Avrupa Komisyonu (European Commission–EC) tarafından
uluslararası deniz taşımacılığının AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne (EU Emissions
Trading System–EU ETS) dahil edilmesi talebi gibi bölgesel ve tek yönlü piyasa
bazlı önlemlere dayanan karbon vergisi uygulaması getirmek yerine, bu
uygulamayı yine piyasa bazlı olmak üzere zorunlu ve küresel çapta olacak
şekilde hayata geçirmek daha faydalı olacaktır. Piyasa bazlı önlemlerin AB
Emisyon Ticaret Sistemi’ndeki gibi kademeli olarak uygulanması (AB Emisyon
Ticaret Sistemi yalnızca küresel deniz taşımacılığından kaynaklanan
emisyonların %7.5’ini kapsayacaktır.) Paris İklim Anlaşması (Paris Agreement)
kapsamında belirtilen küresel emisyonların azaltılması hedefini
karşılayamayacak ve bu durum deniz ticaretinin işleyişini önemli ölçüde
zorlaştıracaktır.
3- Birleşik Krallık deniz
taşımacılığı sektörünün 2050 yılına kadar tamamen karbonsuzlaştırılması için
IMO’ya baskı yapıyor.
Londra
Uluslararası Denizcilik Haftası’nda eylem çağrısı yapan Birleşik Krallık
hükümeti ve Birleşik Krallık Deniz Ticaret Odası (UK Chamber of Shipping),
Uluslararası Denizcilik Örgütü’nden (International Maritime Organization–IMO)
mevcut hedefini artırmasını talep etti. Birleşmiş Milletler’e (United
Nations–UN) bağlı olarak faaliyetlerini sürdüren IMO’nun mevcut hedefi, küresel
deniz taşımacılığından kaynaklanan emisyonların 2008 seviyelerine kıyasla %50
oranında azaltılmasını sağlamaktır.
Birleşik
Krallık Deniz Ticaret Odası, Birleşik Krallık tarafından güncel olarak
yayımlanan ve ilk defa deniz taşımacılığı sektörünü kapsayan Altıncı Karbon
Bütçesine (Sixth Carbon Budget) ve deniz taşımacılığının 2050 yılına kadar
tamamen karbonsuzlaştırılması konusunda Taşımacılığın Karbonsuzlaştırılması Planı’na
(Transport Decarbonisation Plan) vurgu yapmıştır. Fakat yapılan bu çağrı henüz
uluslararası seviyede kabul görmemiştir.
Birleşik
Krallık Deniz Ticaret Odası Müdürü Bob Sanguinetti konuyla ilgili olarak şu
şekilde bir açıklama yapmıştır: “Yeşil gündem konusunda ön planda olmak isteyen IMO
için radikal bir adım atma zamanı geldi. Emisyonların %50 oranında azaltılması
hedefi yeterli değil. Dolayısıyla IMO’nun 2050 yılına kadar net sıfır karbon
emisyonu hedefine bağlı olması gerekmektedir.”
31
Ekim–12 Kasım 2021 tarihleri arasında Glasgow’da gerçekleştirilecek 2021
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na dikkat çeken Sanguinetti
sözlerine şu şekilde devam etmiştir: “Deniz taşımacılığı yüklerin taşınması için
kullanılan en temiz yöntemlerden bir tanesidir. Küresel ticaretin yaklaşık
%90’ınını taşıyan sektörün küresel sera gazı emisyonlarına olan etkisi yaklaşık
olarak yıl bazında %2.4 oranındadır. Fakat emisyonların azaltılması için daha
fazla çalışma yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla uluslararası düzeyde
atılacak somut adımlara ihtiyacımız var. 2050 yılına kadar net sıfır karbon
emisyon hedefimize ulaşmak için IMO’da bulunan ortaklarımızla çalışmalar
yürüteceğiz.”
Sanguinetti
tarafından yapılan açıklamalara benzer olarak Birleşik Krallık Deniz Ticaret
Odası Başkanı John Denholm denizcilik sektörünün sorumluluklarını ciddiye
aldığını tüm dünyanın bilmesi gerektiğini ifade etmiş ve 2050 hedefi
neticesinde sektörün yeşil geçiş sürecini başarılı bir şekilde tamamlayacağını
belirtmiştir.
Birleşik
Krallık Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, Birleşik Krallık’ın emisyon konusunda
gösterdiği çabalarından memnuniyet duyduklarını ve sektördeki değişimlerden
dolayı çok heyecanlı olduğunu ifade ederek şu şekilde bir açıklama yapmıştır: “Zengin bir denizcilik
geçmişine sahip ve 31 Ekim–12 Kasım 2021 tarihleri arasında gerçekleştirilecek
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’na ev sahipliği yapacak
ülkemizin, denizcilik sektörünün yeşil geçiş sürecinde gösterdiği öncülükten
dolayı gururluyuz. Önümüzdeki yıllarda Birleşik Krallık sularında faaliyete
geçecek sıfır emisyonlu ticari gemilerin ve İngiliz Kanalı geçişlerinin
önümüzdeki 10 yıl içerisinde emisyonsuz olacağı düşünüldüğünde sektörün hızlı
bir gelişme gösterdiği söylenebilir.”
4- 01.01.2021-28.09.2021
tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.
01.01.2021–28.09.2021
tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı
gemilere yönelik 138 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde 1
Türk Bayraklı gemi (İtalya–Manfredonia) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi
tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx)
yer almaktadır.’’
Denilmektedir.
Sayın Üyelerimizin
bilgilerine rica ederiz.
Saygılarımızla,
Vapur
Donatanları ve Acenteleri Derneği
Emin
EMİNOĞLU
Genel
Sekreter
Dağıtım: Tüm üyelerimiz