Menu

Aylık Yazı Dizileri

Türk Boğazları (4) Para, Latin Para Birliği, Bretton Woods Antlaşması ve Özel Çekme Hakkı

TÜRK BOĞAZLARI  (4)
Para, Latin Para Birliği, Bretton Woods Antlaşması ve Özel Çekme Hakkı


4.1.    Giriş

Ticaret, malların/ürünlerin üretim sürecinden tüketimine kadar geçen zamanda, ekonomik değer taşıyan başka nesneler ile değiştirilmesi, alışı ve satışı anlamında kullanılmaktadır. Ticaretin insanlık tarihindeki ilk şekli takastır. Takas yöntemiyle, mal ve hizmetler birbiri karşılığında değiş tokuş edilmiştir. Günümüzde ise artık değişim aracı olarak para kullanılmaktadır. Paranın keşfi, ticaretin kolaylaşmasını ve yaygınlaşmasını sağlamıştır. Taşımacılığın ve iletişimin de gelişmesi ile birlikte ticaret bugünkü halini almıştır. Bu gelişim sırasında da içinde bulunduğumuz ekonomik sistem gelişmiş ve ticareti düzenleyici kanunlar yapılmıştır.

 

Dünyada hemen her devlet, birbirine benzeyen iktisadi sorunlarla karşı karşıyadır. Bu sorunların başında devletlerin kendi varlıklarını koruyabilmek için yapmaları gereken işler gelir. Kentlerin ve ordunun iaşelerinin sağlanması, vergi toplanması, uzun mesafeli ticaretin desteklenmesi ve denetlenmesi, para arzının istikrara kavuşturulması, her devlet için önde gelen iktisadi politika sorunları arasında yer alır. Ülkenin mali yapısı, o ülkenin milli parasından, bankacılık ve sermaye piyasasından oluşur. Toplum hayatının, ekonominin ve mali yapının temeli milli paranın istikrarı üzerine dayanır ve milli para üzerinde yükselir. Milli para, devletin bağımsızlığının, özgürlüğünün, onurunun, saygınlığının, yurtiçinde ve yurtdışında etkinliğinin simgesi ve güvencesidir.    

 

Ticaretin geliştirilmesinde, kara ve deniz ticaret yollarının denetim altına alınması gerekir. Uzun mesafeli ticaretin gelişmesi, hem yerel piyasalardaki mal arzını artırmak, hem de devlete vergi geliri sağlamak açısından önemlidir. Uzun mesafeli ticarette devletlerin, denizdeki filolarını güçlendirmeleri hem askeri hem de ticari nedenlere dayanır. Uzun mesafe ticareti üzerinde söz sahibi olmanın bir yolu da ödeme araçları üzerinde söz sahibi olmaktan geçer.

 

Uzun mesafe ticaretinde Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biridir. Karadeniz’e kıyısı bulunan devletler ile Orta Asya Devletleri tarafından üretilen ürünler, tek suyolu olan Türk Boğazları’ndan geçirmek suretiyle dünya pazarlarına taşınır. Türk Boğazları’ndan geçen ticaret gemileri, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nden doğan hakla altın frank para sistemi üzerinden Türkiye’ye, Boğazlardan geçmek için sağlık rüsumu, fener ve tahlisiye ücretlerini öderler.

 

4.2.    Para

Karşılığında mal ve hizmet almaya ve vermeye; bunların ekonomik değerlerini takas etmeye yarayan üzerinde rakamsal değerler taşıyan kıymetli bir varlıktır. Para genel kabul gören değişim aracına verilen isimdir. Malların birbiriyle değiştirilebilmesini sağlar. Para gündelik yaşamda takas aracı olarak kullanılır. Doğrudan doğruya takas yapan kişilerin ihtiyaçlarının karşılanması yanında, diğer takaslar için geçerli olması, parayı diğer takas araçlarından ayıran önemli bir özellik taşır.

 

Para bir ülkenin para sahasına dâhil olan madeni ve banknot sistemini içeren tüm para varlığıdır. Para sahası da, bir paranın yürürlük alanı anlamına gelir, mal ve hizmet takasını sağlar. Para birimi ise genellikle ülkelerin para türleriyle eş anlamda kullanılır. Bu nedenle para birimi, paranın bir alt biçimi olarak görülür ve çoğu para birimi, uluslararası döviz piyasalarında da işlem görür. Bu piyasalardaki değerler de kambiyo ya da döviz kuru adını alır.

 

Günümüzde para stokunun kontrolü ve politikasını, Hazine Müsteşarlığı ya da Merkez bankaları yürütmektedir. Bir paranın konvertibilitesi, dünya piyasalarında serbestçe alınıp-satılabilir ve değiştirilebilir olması demektir. Ayrıca bir para birimi, altın ve/veya gümüşle tanımlanır, banknot bu para birimiyle her zaman değiştirilebiliyorsa yine konvertibiliteden söz edilebilir.

 
4.2.1.  Paranın İşlevi
Paranın dört temel işlevi vardır. Bunlar:

i.    Paranın değişim aracı işlevi:

      Para bir hak ölçüsüdür. Altın karşılığı para kullanan bir devlet ne kadar para basarsa Merkez bankasına o değerde altın stoklaması veya koyması gerekir. (Günümüzde Türkiye, tüm ülkeler gibi herhangi bir karşılığı olmayan "fiat money" sistemine dahildir).

 

      Paranın ticari işlemlerdeki fonksiyonu tam burada ortaya çıkar. İki malın değişiminde para, bir üçüncü mal olarak araya girer ve değişimi iki bölüme ayırır. A malı verir karşılığında para alır, başka bir yer ve zamanda ise para verilip B malı alınır. Paranın bu şekilde mal değişimini iki bölüme ayırması, paranın bir değişim (mübadele) aracı olma işlevidir.

 

ii.   Paranın hesap ve değer birimi işlevi:  

      Paranın hesap ve değer birimi olarak işlevi, onun bir değişim aracı olma işlevinden kaynaklanır. Farklı malların değişiminde, değişim oranları para ile belirlenir. Para sayesinde iktisadi değerlerin tek bir ölçü birimiyle ifadesi de sağlanır. Özellikle işlem kayıtlarının tutulmasında paranın bu işlevi zorunludur.

 

iii.  Paranın değer biriktirme ve spekülasyon işlevi:

      Para, arz ve talebin rahatlıkla karşılanmasını sağlar. Sermaye birikimi ve yatırım aracı olarak ta kullanılır.

 

iv.  Paranın bir iktisat politikası aracı olması işlevi:

      Gelişmiş bir para ekonomisine sahip ülkelerin para otoriteleri, faiz oranları ve para arzını kontrol etmek yoluyla, parayı bir iktisat politikası aracı olarak kullanmalarıdır.

 

4.2.2   Para çeşitleri

Para çeşitler, mal para ve itibari (temsili) para olmak üzere ikiye ayrılır:
1.  Mal para

Para, hem mal olarak kullanıldığında bir değere sahip olan, hem de değişim aracı olarak kullanılabilen nesnelerdir. Bunun en iyi örneği altın para olup ikiye ayrılır:

 
i.  Tek metal sistemi

Tek maden (normalde altın) burada madeni para birimi olarak görülür.

-   Altın sikke sistemi:

Altın madeni paralar ödeme aracıdır. Bunun yanı sıra her zaman altınla değiş-tokuş edilebilen banknotlar da tedavülde yer alır.

-   Altın külçe sistemi:

Tedavülde altın yerine ödeme aracı olarak banknotlar, madeni paralar kullanılır. Ancak bu paralar karşılığında altın merkez bankasında rezerv olarak tutulur.

-   Altın kambiyo sistemi

Merkez bankası rezervleri altın ve parası altına endeksli diğer ülkelerin dövizlerinden oluşur.

ii. Çift metal sistemi

Çift maden (altın ve gümüş) burada madeni para birimi olarak kullanılır.

-   Çift metal para sisteminde her iki metal arasında sabit bir döviz kuru ilişkisi vardır. Metaller arası değişen kıtlık durumuna göre, nominalin gerçek değişim ilişkisinden farklılaşabilmesidir.

-   Paralel değerde ise metaller arasındaki döviz kuru ilişkisi zayıftır, bu nedenle iki para birimi de (altın ve gümüş) bir arada kullanılır.

 
2.  İtibari (temsili) para

Manipülasyona uğramış kağıt para değerleri: Altınla konvertibilitesi olmayan kâğıt paraların ödeme gücü artırılabilen paradır. Ödeme aracı olarak değerini yasalardan alan, piyasada temsil ettiği satınalma gücünün üretim maliyetinden (kağıt veya maden değeri) karşılaştırılamayacak kadar büyük olduğu para. Günümüzde para miktarını, her devletin kendi bağımsız merkez bankası tarafından kontrol edilmektedir.

 

4.2.3. Paranın tarihi gelişimi

MÖ. 3. yy. başından itibaren bakır, gümüş, kalay ve altın gibi madenler paranın yerini tutmuş; paranın değişim aracı, ödeme aracı, hesap birimi ölçüsü, değer saklama aracı olma gibi işlevlerini yerine getirmiştir. Bu madenlerin yanı sıra tahıl ürünleri de değer ve takas ölçüsü olarak kullanılmıştır.

 

Parayı ilk bulan Anadolu’daki Lidyalılardır. Takriben M.Ö. 600 yıllarında ilk para basılmıştır. Lidyalılar “elektron/elektrum” denilen ve altın-gümüş karışımı olan bu doğal alaşımdan tarihte bilinen ilk sikkeleri basmışlardır.

 

Roma İmparatorluğu’nun genişlemesiyle birlikte savaş ganimeti olarak daha büyük altın-gümüş ve bronz yatakları bulunmuştur. Bu da para basımının çoğalmasını sağlamıştır. İlk olarak bronz ve gümüş madeni paralar Roma döneminde basılmıştır.

 

Antik dönemin sonlarında ise yeniden düzenlenen para sisteminde bu sefer yüksek değerli gümüş ve bronz paralar basılmıştır, altın paralar ise daha sonra çıkarılmıştır.

 

4.3.    Latin Para Birliği “Latin Monetary Union”

Avrupa’da ilk olarak Fransa, madeni para hakkını merkezi yönetimini kraliyet gücüyle garanti altına aldı. 1795 yılında Fransız Frankının tedavüle girmesiyle birlikte ilk kez ondalık sisteme geçti. Çift metalli para düzeni, arz ve talep koşullarının dünya ölçeğinde daha istikrarlı olduğu 1815-1850 döneminde oldukça iyi bir performans göstermişti.

 

Ancak 1850’den sonra Kalifornia’da büyük miktarda altın bulunmasıyla birlikte, gümüş fiyatları yükselmeye ve çift metalli düzen üzerindeki baskılar artmaya başladı. Düzenin istikrarını sağlama görevi ise Fransa’nın üzerinde kaldı. (1)

 

Bu arada Fransa ve çevresinde, birkaç madeni para sistemi de oluşturulmuştu. Oluşturulan bu sistemlerde yüksek saflık dereceli tedavüldeki paralardan dolayı sabit bir döviz kuru oluşturuldu ve 23 Aralık 1865 yılında Fransa, Belçika, İtalya ve İsviçre tarafından Latin Para Birliği kuruldu ve bir antlaşma imzalandı. Bu birliğe sonradan Yunanistan, İspanya, Romanya ve Avusturya dahil oldu ve daha sonra birliğe dahil olan ülkelerin sayısı 26’ya ulaştı. Latin Para Birliği’nin kurulmasıyla, madeni para üretiminde oldukça avantaj sağlandı.

 

Latin Para Birliği Antlaşması’nın önemli maddeleri:

1.        Üye ülkeler, kendi milli paralarını tek standart altına almayı kararlaştırdılar. Bunun amacı, kendi ülkelerinde basılan paranın diğer üye ülkelerinkiyle aynı eş değer ve standartta olması, ticarette kolaylığı sağlamak ve milletlerarası bir para sistemini getirmekti.

2.        Üye ülkeler, anlaşma gereği basacakları paranın kendi topraklarında da serbestçe geçmesini sağlayarak ülkelerarası ticarette alım-satım gücünde beraberliği ve tek düze paranın uygulanması için altın ve gümüş metallerinin sabit oranda belirlenmesi kararını aldılar.

3.        Her bir devlet kendi altın ve gümüş parasını basacak, ancak hem gümüş, hem de altın paralar aynı ağırlık, çap ve ayarda olacak. İçindeki kıymetli metal miktarı her ülke için eşit olacak.

4.        Latin Para Birliği Anlaşması 1.8.1866 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tarihten itibaren üye ülkeler arasında uygulanan 100 Fransız Frangı, 100 İsviçre Frangı, 100 Belçika Frangı, 100 İtalyan Lireti, 100 İspanyol Pezetası ve 100 Yunan Drahmisi, aynı değer ve miktarda metallerden oluşacak ve aynı değeri taşıyacak.

 

Bu tarihten itibaren altın paralar değerini ve resmi tedavül parası olarak yerini hep korudu. Birliğe üye ülkelerin tahta çıkan kralları ve cumhuriyet hükümetleri anlaşma hükümlerine uyarak parayı aynen basmaya devam ettiler. 1914 yılında I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Fransa hükümeti, altın paralarının basımını durdurdu ve altın standardına 1928 yılına kadar bir daha dönmedi. Savaş sonrası ve müteakip yıllarda enflasyonun artması sonucu, frangın değerini büyük ölçüde kaybetmesiyle Latin Para Birliği sistemi 1928 yılında tamamen terk edildi.

 

4.4.      Uluslararası Ödeme Bankası - Bank for  International Settlements. (BIS)

Uluslararası Ödeme Bankası, 1930 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde,  uluslararası finans kuruluşu olarak kuruldu. BIS, hesap birimi olarak Altın Frangı kabul etti. BIS Uluslararası Ödeme Birliği’nin kuruluş amacı, üye ülkelerin merkez bankalarının rezerv politikaları konusunda koordine olmalarını sağlamak, ayrıca merkez bankaları arası para transferlerinde aracı olmak gibi görevlerini üstlendi.

 

4.5.       Bretton Woods Anlaşması,

II. Dünya Savaşı sırasında ABD’nin küçük bir kasabası olan Bretton Woods’da Temmuz 1944’te 44 ülkenin katılımıyla Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı yapıldı. Yapılan bu konferansta, uluslararası ödemelerde kambiyo kurlarının dünya ticaretini geliştirilmesi konusunda yeni yöntemler aranmış ve bu çalışmalar sonucu Bretton Woods Sistemi olarak bir iktisadi sistem üzerinde anlaşmaya varıldı ve Bretton Woods Antlaşması imzalandı.

 

Bretton Woods uluslararası para idare sistemi, dünyanın önde gelen devletleri arasındaki ticari ve finansal işlemlerde uyulması gereken kuralları belirledi. Bu sistem, dünya tarihinde ilk kez, bağımsız ulus-devletlerin kendi aralarında ortak bir parasal düzen üzerinde anlaşmaları sonucunda uygulamaya konuldu.

 

730 delegenin katıldığı Birleşmiş Milletler Para ve Finans Konferansı‘nda,  ülkeler paraları için sabit kur esası benimsenmiş ve anlaşmaya katılan her ülkenin parasının değerini, dolar esasının alınması kabul edilmiştir.

 

Bu antlaşmada, uluslararası ilişkilerde dış ödemeler bilançosu hesaplarıyla ilişkili parasal transferlerin yapılabilmesi için etkin bir işleyişe sahip olan para sisteminin varlığını gerekli kılmak üzere alınan önemli kararlar:  

i.        Uluslararası ekonomik ve mali ilişkilerde ödemelerde kullanılacak mal, hizmet ve sermaye alışveriş ilişkilerini yeni bir sistem geliştirilmesi konusunda "Uluslararası Para Antlaşması" imzalandı,

ii.      Uluslararası para sisteminin kurallarını belirleyen Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kurulmasına karar verildi,

iii.    Parasını altına dönüştürülebilir yapmayı kabul eden her ülke, parasının değerini dolara göre saptadı. Dolar, altın ile dönüştürülebilirliğini koruyan tek ulusal para olarak kabul edildi. Anlaşmada, 1 ons altın = 35 dolar ya da 1 dolar 0,88867 gr. altın olarak belirlendi.

 

Bretton Woods’la getirilen bu sistem 1971 yılına kadar devam etti. ABD, içinde bulunduğu ekonomik güçlükler nedeniyle 1971 yılında doların altına dönüştürülebilirliğini kaldırılmasıyla, Bretton Woods ile getirilmiş olan altın döviz standardı sisteminin sonu oldu. Bu sistemin yerine, Özel Çekme Hakkı (Special Drawing Rights – SDR) sistemi yürürlüğe girdi.

 

4.5.  Altın Standardı

İktisatçılara göre tarihte uygulanan ilk uluslararası para sistemi altın standardıdır. Sistemin etkin olarak işlendiği dönem ise 19.yüzyıl sonlarından I. Dünya Savaşına kadar olan süredir. Altın standardı, altında pariteler merkez bankalarının düzenleyici müdahaleleri olmaksızın, muhafaza edebilmiş, kur dalgalanmaları altın giriş çıkış noktalarını ayıran marjlar içinde gerçekleşmiştir. Bu sistemde, otomatik uyarlama mekanizması sayesinde kurlar istikrarlı olabilmekte, ancak bu marjlar içinde dalgalanabilmiştir. Bu sistemde altının iki rolü vardır:

                        1.  Ülkeler arasındaki ödemeler dengesizliklerini düzenlemek,

                        2.  Tüm milli paraların bağlı olduğu bir değer ölçüsü olmak, (2)

 

4.6.  Özel Çekme Hakkı (Special Drawing Rights - SDR),

Uluslararası Para fonu (IMF) tarafından 1969 yılında meydana getirilen uluslararası bir rezerv birimidir. Uluslararası para birimi olarak SDR’nin değeri ilk yıllarda Bretton Woods sisteminde olduğu gibi 0.88867 gram saf altınla ifade edildi. Benimsenen bu değerlendirme tekniğine göre SDR’nin altın değeri sabit kabul edildiğinden SDR’ye "kâğıt altın" da denilmiştir. Ancak çeşitli paraların altın karşısında değer kaybetmesi, SDR’nin değerini giderek arttırdı ve 1974 yılından itibaren SDR’nin altınla ilişkisi tamamen kesilerek "sepet tekniği" adı verilen yeni bir değerlendirme şekli geliştirildi.

 

4.6.1. SDR’nin değeri 

SDR’nin değeri başlangıçta 0.888671 gram saf altının eşdeğeri olarak belirlendi. Bu miktar o tarihte 1 Amerikan Dolarına karşılık gelmekteydi. Bretton Woods sisteminin 1973 yılında çökmesinden sonra SDR’nin değeri gelişmiş batılı 16 ülkenin paralarının belirli oranlarda birleşmesiyle hesaplanmaya başlandı. Günümüzde Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini ve Amerikan Dolarından oluşmaktadır.

 

SDR’nin Amerikan Doları cinsinden değeri IMF’nin web sitesinde günlük olarak yayınlanmaktadır. Bu değer, söz konusu dört para biriminin ilgili miktarlarının Amerikan Doları cinsinden değerlerinin toplamına eşit olarak hesaplamak ve o gün öğlen Londra saatinde geçerli olan döviz kurları kullanılmaktadır. Sepetin bileşimi, ilgili para birimlerinin dünya ticaret ve finans sistemlerindeki nispi ağırlığını yansıtacak şekilde beş yılda bir gözden geçirilmektedir.

 

4.6.2. SDR tahsisi

Anlaşma Hükümleri uyarınca IMF, üyelerine IMF kotalarıyla orantılı bir şekilde SDR tahsis edebiliyor. Bir üyenin elinde bulunan SDR miktarının kendisine tahsis edilen miktarı aşması halinde ise bu üye, elindeki bu aşan kısım üzerinden faiz geliri elde etmektedir. Benzer şekilde, elindeki SDR miktarı tahsis edilen miktarın altında olan üyeler, eksik miktar üzerinden faiz ödemektedir.

 

4.7.  Altın-Döviz Standardı

Altın-döviz standardı, altında toplam rezerv arzı ve rezervlerin ülkeler arasındaki dağılımı, ekonomik politikaları belirleyen en önemli unsurlardır. Fiziksel altın stoku, temel rezerv varlıkları olarak madencilik teknolojisine bağlıyken altın stokunun nominal değeri ülke parası cinsinden sabit altın fiyatı ile belirlenmektedir.

 

Hükümetlerin altın rezervlerini para cinsinden finansal varlıklarla destekleyebilmesi ise, bu rezerv paranın altına çevirebilirliği ile sınırlandırılmıştır. Altın-döviz standardı sisteminde altın arzı, paranın sabit bir fiyatla altına konvertebilitesi ile para arzını kontrol ederken Bretton Woods sisteminin çöküşünden sonraki dönemde ise, altın dışı nominal araçlar ile para stoklarının kontrol edilmesine başlanmıştır. Sistemde yalnızca parası rezerv para olan ülke, parasının altına konvertebilitesini sağlama zorunluluğundadır. Bu dönemde altın uluslararası para sistemi içinde iki rolü üstlenmektedir:

i.        Uluslararası rezervlerin bir kısmını oluşturmak ve likidite ihtiyacını karşılamak,

ii.      Dolaylı ve dolaysız diğer paralar için değer ölçüsü olmaktadır.

 

4.8.  Sonuç

Kıtalararası ticaret yolları üzerinde kurulmuş ticaretin, ödeme ve para akışlarının dalgalanmalarından etkilenen ülkeler para tarihini inceledi. Uzun süren bu inceleme sonucu, uzun mesafeli ticaret ile değerli maden ve ödeme akışları arasındaki güçlü ilişki,  küresel bir bakış açısının kullanılmasını zorunlu kıldı.

 

Avrupa ülkeleri, bölgelerarası para kullanımının uzun mesafeli ticaret ve kent ekonomisinin sınırlı olduğunu varsayıyordu. Kaynaklar ve elde edilen bilgilere göre, para kullanımının kentlerde çok yaygın olduğunu ve kırsal bölümünün de para ekonomisi içine çekiliğini gösteriyor. 16. yüzyılda değerli madenlerin bollaşması, kentlerle kırsal alanlar arasında iktisadi bağların güçlenmesiyle, kırsal nüfusun önemli bir bölümü de piyasalara girerek sikke kullanmaya başladı.

 

Uzun vadede iktisadi ve parasal koşullar arasında önemli koşutluklar oluştu. Parasal istikrar genellikle ticaretin ve üretimin genişlemesi için elverişli koşullar yarattığı gibi, parasal istikrarsızlık ve değerli maden darlığı kredi, ticaret ve üretim üzerinde olumsuz etkiler yarattı.

 

1497’de İspanya aldığı bir kararla, parasal denkliğin çerçevesini oluşturdu ve piyasaya sürülecek sikkelerin yasal değerini saptadı. “Medına del Campo’nun Kuralı” adıyla bilinen bu kurala göre basılacak madeni paraların ağırlığı, alaşımı, değeri ve miktarını tespit etti. (3)  Real adı verilen bu sikkeler, uluslararası alışverişlerin ve ticari işlemlerin odak noktası olmaya aday bir para olarak görüldü ve uluslararası ödemelerde en çok kullanılan, aranan ve değer verilen para oldu. (4)  17. yüzyılın ortasına gelindiğinde, 8’lik Real’ler Doğu’ya ilerleyerek değerinin arttığı görüldü. (5) 

 

1850’den 1914 yılına kadar uzanan dönemde Avrupa merkezli dış ticaret oldukça arttı. Bu dönem sadece malların değil, aynı zamanda sermayenin de serbest dolaşımı açısından “açık” bir uygulamanın ağır bastığı bir dönem oldu. Çünkü uluslararası ödeme aracı olarak altın kullanılıyordu, dolayısıyla paraların konvertibilitesi sorunu yoktu. (6)

 

Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla uluslararası ekonomik ve mali işlerdeki serbestlik sona erdi. Sermayenin serbest dolaşımını engelleyen yasal düzenlemelerin bulunmayışı, finans alanında dünya çapında bir açıklık yaşanmasını sağlıyordu. Bu etkenlerden dolayı, dünyanın ekonomik olarak bir bütün haline gelme sürecinde ticaretten de önemli bir rol oynuyordu. I. Dünya Savaşı’nın başlaması üzerine, sanayileşmiş ülkeler paralarının altına çevrilebilirliğini de askıya aldılar.

 

Savaş sonrasında sanayileşmiş ülkeler, paralarının dış değerini yeniden “güvenilir” duruma getirilmesi gereğini duymaya başlamışları üzerine 1922 yılında çalışmalar başlatıldı. Yapılan bu çalışmalarda altın yine ön plana çıktı.  Altın sadece dış kullanımda paraların birbirlerine olan değerlerinin belirlenmesi için bir rezerv ve referans aracı olarak işlev görecekti.  Altının daha önce iç pazarda da (ulusal paranın yanı sıra) para olarak oynadığı bir rolü vardı ve buna son verildi.

 

1922’de başlayan çalışmalar 1924’de sonuçlandı. Avrupa ülkelerinin çoğu paralarını altın esasına bağladılar. Ne var ki 1929 yılında patlak veren dünya ekonomik krizi, sitemi yeniden bozdu. Sanayileşmiş ülkelerin temsilcileri birkaç kez bir araya gelmelerine rağmen soruna ortak bir çözüm mutabakatı sağlayamadılar. Ancak 1930 yılında İsviçre’nin Basel şehrinde Uluslararası Ödeme Bankası kuruldu ve bu Banka hesap birimini Altın Frank olarak belirledi. Amacı, üye ülkelerin merkez bankalarının rezerv politikaları konusunda koordine olmalarını sağlamak ve merkez bankaları arası para transferlerinde aracı olmaktı.

 

20 Temmuz 1936 tarihinde imza edilen Montrö Boğazlar Sözleşmesi hükümlerine göre, Türk Boğazları’ndan uğraksız geçen ticaret gemilerinin gidiş-dönüş olarak ödemekle yükümlü oldukları Sağlık Resmi, Fener ve Tahlisiye Ücretleri sözleşmede, “Altın Frank” “Francs Gold” üzerinden ödemeleri karara bağlanmıştır. Bu sözleşmede adı geçen Altın Frank, içinde 0,29032258 gr. has altının bulunduğu altın para birimidir.  

 

1929 yılında meydana gelen dünya ekonomik krizi, uzun süre etkisini sürdürdü. Sanayileşmiş ülkeler, uluslararası ekonomik ilişkilerde serbest pazar ekonomisi kurallarını egemen kılmak üzerine 1942 yılında çalışmalar başlatıldı. Bu çalışmalar soncu Türkiye’nin de katıldığı 44 ülke, 1 Temmuz 1944 günü ABD’nin New Hampshire eyaletine bağlı Bretten Woods’ta bir araya geldiler ve burada üç önemli karar aldılar.

1.      Uluslararası Para Anlaşması,

2.      Dünya Bankası ve Uluslar arası Para Fonu’nun kurulması,

3.      1 ons altın = 35 dolar ya da 1 dolar 0,88867 gr. altın olarak kabul edilmesi.

 

Bretton Woods sistemi ile yürürlüğe giren altın döviz standardı, 15 Ağustos 1971 tarihinde alınan Camp David Kararları sonucunda ortadan kalktı ve doların altına konvertibilitesi sona erdi. 12 Şubat 1973 Jamaika Anlaşması ile sistem tamamen ortadan kaldırıldı. Bu sistemin yerine, Özel Çekme Hakkı (Special Drawing Rights – SDR) sistemi yürürlüğe girdi. SDR’nin değeri ilk başlarda Bretton Woods sisteminde olduğu gibi 0.88867 gram saf altına eşit olarak kabul edildi.

 

1974 yılından itibaren SDR’nin altınla ilişkisi tamamen kesilerek "sepet tekniği" adı verilen Euro, Japon Yeni, İngiliz Sterlini ve Amerikan Dolarından birleşmesiyle hesaplanmaya başlandı.

 

Deniz taşımacılığı uluslararası ölçekte alınıp-satılan malların sevkiyatında en çok kullanılan yoldur. Bir ülkedeki denizcilik sektörünün gelişimi, o ülkenin nüfus yoğunluğuna, iktisadi gelişimine, liman yükleme/boşaltma kapasiteleri gibi daha pek çok birbiriyle ilişkili olan koşullara bağlanır. Uzun mesafeli ticarette ülkelerin, ekonomik gelişiminde büyük önem taşıyan kara ve demiryollarına, hava ve deniz limanlarına, ürün depolama imkânına sahip olan devletler, uluslararası alanda kendi paralarının konvertibilitesi olan ve değer taşıyan paralar arasında yer alırlar.

 

 

Açıklamalar                      :

1.       Şevket Pamuk. Osmanlı İmparatorluğu’nda Paranın Tarihi. Tarih Vakfı Yurt Yayınları İstanbul 1999 s. 234

2.       Lerzan İskenderoğlu TCMB Tartışma Tebliği No. 8807 Haziran 1988

3.       Carlo M. Cıpolla Fatihler, Korsanlar, Tüccarlar Tarih Vakfı Yurt Yayınları İstanbul Ocak 2003 s. 25

4.       A.G.E. S.36

5.       A.G.E. S.38

6.       Nazım Güvenç Küreselleşme ve Türkiye. BDS Yayınları İstanbul, 1998 s. 23          

 

 

Ruhi Duman

İstanbul, 6 Mayıs 2011