Aylık Yazı Dizileri
Türk Boğazları (1) Genel Bakış
Türk Boğazları (1)
Genel Bakış
1.1 Giriş
Denizler insanlık âlemine, toplumlara birer coğrafi engel oluşturdukları kadar, milli güçlerine katkıları yönünden de büyük önem taşır. Deniz kenarında bulunan veya sahip oldukları kara toprakları denizlerle çevrili olan devletler için bu güç, yüzeyleri ile en uygun, en ekonomik ulaşım ve iletişim imkânı sağladığı kadar, Boğazları, dar suyolları ve dipleri bakımından geniş toprak kazançları sağlar.
Denizler, insan topluluklarının ortak yurdu olan toprakları saran ve karayollarının bittiği yerlerde birleştirici özelliklerini açıkça ortaya koyan en önemli yollar olup, ticaretin de başladığı yerlerdir. Denizlerin bu özelliklerini bilen ve onu akıllıca değerlendiren devletler, dünya devletleri olma yolunda önemli avantaj sağlar.
Devletin içinde bulunduğu coğrafi, demografik ve iktisadi özelliklere, jeopolitik ve jeostratejik şartlara göre deniz ve/veya denizlerle ve bunların karalar içerisindeki uzantıları ve suyolları ile ilgi ve çıkarları şeklinde görülür. Daha çok güç sağlama, sağlanan gücün korunması ve geliştirilmesi esasına dayanır. Bir veya birden fazla hudutları denizlerle çevrili olan bir devletin varlığı, varlığının korunup geliştirilmesi de denizle olan ilgisine ve denizden sağlayacağı çıkarlara bağlıdır. Deniz ve/veya denizler O'nu bir "Deniz Devleti" yapacak güç ve imkânlar hazırlar. "Deniz Gücü” ne ve "Deniz Kuvvetleri” ne sahip kılar.
1.2 Türk Boğazları
Ülkemizin coğrafi konumu, jeopolitik, jeoekonomik, jeostratejik özellikleri denizlerimiz ve deniz kaynaklarımızla önemli anlamlar ve değerler kazandırmıştır. Deniz ve deniz kaynaklarımız iktisadi, sosyal ve kültürel hayatımızı güçlendiren, iktisadi faaliyetlerimizi çeşitlendiren, dünya pazarlarına ulaştıran, iktisadi kalkınmamıza hareketlilik ve ivme kazandıran, toplumumuzun özlem ve beklentilerini gerçekleştiren özelliklere, niteliklere ve etkinliklere sahiptir. Karadeniz’i Ege ve Akdeniz’e bağlayan Boğazlarımız, kıyılarımız ve karasularımız, Anadolu’nun bütünlüğünü sağlamaktadır.
Türk Boğazları veya Türk Boğazlar Bölgesi; İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı'nda bütünleşen, uluslararası deniz trafiğine açık bir suyoludur. Bu yol, Karadeniz'i Ege Denizi ve Akdeniz'e; Süveyş Kanalı ve Cebelitarık Boğazı yoluyla da okyanuslara bağlar. Türk Boğazları’nın konumu, Marmara Denizi'nin yapısı itibarıyla hiçbir uluslararası boğaza benzememektedir. Kıyılarının tamamı Türk toprakları ile çevrili ve tarihî olarak iç sular rejimine tâbi Marmara Denizi'nden geçen ve tamamen milli boğaz özelliğine sahip İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Montrö Sözleşmesi doğrultusunda milletlerarası ulaşımda kullanılmaktadır.
1.3 Boğazlar Üzerinde Hâkimiyet
Türk Boğazları, 1453'te İstanbul'un fethiyle tamamen Osmanlı Devleti'nin kontrolü altına girdi. Bunun hukuki anlamı, hangi gemilere Türk Boğazlarında seyir hakkı verileceğine Osmanlı Devleti'nin karar vermesi anlamındadır. Türk Boğazları’nın yabancı bayraklı gemilere geçiş izninin verilmesi veya yasaklanması, tamamen Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde olmasıdır. Bunun bir örneği ise, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının Osmanlı egemenliğine geçmesinden sonra Boğazların yabancı devletlerin gemilerinin geçişine kapatılmış olmasıdır.
1.4 Türk Boğazları Rejiminin Gelişim Süreci,
Osmanlı Devleti dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi olmak üzere ikiye ayrılır. Montrö Sözleşmesi'nin imzalanmasına kadar Türk Boğazları ile ilgili yapılan uluslararası antlaşmalar üç bölümde toplanır.
- Türk Egemenliği Dönemi (1453-1809),
- İkili Anlaşmalarla Düzenleme Dönemi (1809-1841),
- Çok Taraflı Antlaşmalar Dönemi (1841-1936).
1.4.1 Türk Egemenliği Dönemi
Osmanlı Devleti, 1453 İstanbul fethiyle Boğazlarda kurduğu hâkimiyeti, uzun bir süre korudu. Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başladığı 18. yüzyılın başlarından itibaren bu hâkimiyet giderek aşındırılmıştır.
1.4.2 İkili Anlaşmalar Dönemi
a. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması
b. 1798 ve 1805 Osmanlı-Rus İttifak Antlaşması
c. 1809 Kale-i Sultaniye Antlaşması
d. 1829 Edirne Antlaşması
e. 1833 Hünkâr İskelesi Antlaşması
1.4.3 Çok Taraflı Antlaşmalar Dönemi
a. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi
b. 1856 Paris Sözleşmesi,
c. 1871 Karadeniz Hakkında Londra Boğazlar Sözleşmesi,
d. 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi
I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra Boğazların egemenliği fiilen Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmış ve bütünüyle İtilaf Devletleri’nin eline geçmişti. İşbu sözleşme ile Boğazlar askerden arındırılırken, savaş gemilerine geçiş serbestliği tanındı.
Lozan Antlaşması,bir milletin dünyanın başlıca büyük kuvvetlerine karşı tamamen yalnız kaldığı anda ve kendisini sömüren güçlerin yönettiği bir devrede harekete geçerek, toplanıp birleştiği ve dünyada eşi olmayan bir mücadeleyle kazanılan zaferin Barış Antlaşması’dır.
Lozan Antlaşması'nın 23. maddesi gereğince 24 Temmuz 1923 tarihli "Lozan Boğazlar Sözleşmesi" imzalandı. Bu sözleşmede, gemilerin Türk Boğazları’ndan geçiş rejimi, 1871’de imzalanan "Londra Boğazlar Sözleşmesi" hükümlerine uygun olarak düzenlenmiştir.
e. 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Türk Hükümeti Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye’nin egemenlik haklarını kısıtladığı gerekçesi ile 1933 Londra Silahsızlanma Konferansı’nda Boğazlar Rejimi Statüsü’nü değiştirme talebinde bulundu. İtalya dışında tüm Lozan Boğazlar Sözleşmesini imzalayan devletlerin katıldığı Montrö Konferansı sonrası Boğazlar konusunda Türkiye’ye tam yetki veren ve Karadeniz’de kıyısı bulunmayan devletlerin savaş gemilerinin geçişini kısıtlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi 20 Temmuz 1936’da imzalandı.
Türkiye, Lozan Barış Antlaşmasıyla toprak bütünlüğünü korudu, Montrö Antlaşmasıyla kendi çıkarları doğrultusunda Boğazlar Rejimi’ni gerçekleştirdi. Türk Boğazlarının Dünya ticaretinde siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel olarak büyük etkisi bulunmaktadır.
1.5 Doğal Dar Suyolları Rejimi
Ticari gemi seferlerini etkileyen belli başlı kanallar ve doğal dar suyolları vardır. Bu kanal ve doğal dar suyollarından geçen gemilere ülkenin güvenliği açısından, uluslararası ve ulusal devletler tarafından bazı kurallar getirilmiştir. En önemli dar suyollarından biri de Türk Boğazları’dır.
Bu kuralların başlıcaları:
- Ülkenin hükümranlığı altında bulunan kanal ve doğal dar suyollarından geçen gemilerin tonaj ve tipine göre geçiş seyir planlaması getirilmiştir.
- Seyir planlamasında, tehlikeli yük taşıyan (yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı) gemilere özel statü uygulayarak geçiş uygulaması getirilmiştir. Bu uygulamadan dolayı, dar suyollarından geçen gemiler, zaman kaybına tabi olmakla beraber kazaların asgariye indirilmesi, ülke güvenliği ve can-mal emniyeti açısından alınan çok önem taşıyan tedbirlerdir.
- Ülkenin hükümranlığı altında bulunan kanal ve doğal dar suyollarından geçen ticari gemilere, bu doğal dar suyollarından geçişiyle ilgili o ülkeye geçiş bedeli ödeme yükümlülüğü getirilmiştir.
1.6 Ticaret Gemilerinin Yolalım Hakları ve Yükümlülükleri
Ticaret gemilerinin çeşitli deniz kesimlerindeki hakları ve yükümlülükleri, devletlerin belli deniz kesimlerindeki hakları ve yükümlülükleriyle bakışımlıdır. Devletin o deniz kesimindeki yetkisi, genel olarak ticaret gemisinin yükümlülüklerini belirler; devletin yükümlülüğü de, ticaret gemisinin haklarını..
Ticaret gemileri, tahsis edildikleri yükü bir coğrafi bölgeden alarak diğer bir coğrafi bölgeye salimen taşınmak üzere yapılmıştır. Yolculuk sırasında, bir ülkenin karasularından, içsularından, kanallardan, boğazlarından, takımada sularından ve bitişik bölge sularından geçmek durumunda kalırlar. Böyle durumlarda, kıyı devleti limanlarına uluslararası hukuk ve sözleşmelere dayanarak girip-çıkabilirler. Bu giriş-çıkışlarda gemilerin, kıyı devletinin koyduğu sınırlamalara uymak zorundadırlar. Bunlar, hız sınırlaması, gece seyri yasağı, kılavuz alma yükümlülüğü, zorunlu rotalara uyulması gibi sınırlayıcı kurallara uymalarıdır.
1.7 Sonuç
Türk Boğazları’ndan geçen ticari gemilerin geçişlerinde Montrö Sözleşmesi ile belirlenen “Gemi Sağlık Rüsumu” ile “Fener ve Tahlisiye Ücreti” nde “Altın Frank” üzerinden ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Türk Boğazları, dünya ticaretinin en önemli suyollarından bir olmasından dolayı, dünyada meydana gelen para arzı, kambiyo rejimi, para birliği vb uluslararası anlaşmalar, Boğazlardan geçen ticari araçları önemli ölçüde etkisi altına alır.
Türk Boğazları ile ilgili incelenmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gereken:
o Türk Boğazları üzerinde yapılan antlaşmalar,
o Para,
o Latin Para Birliği ve Bretton Woods Anlaşması,
o Lozan ve Montrö Antlaşmaları,
o Altın Frank ve Türkiye’nin kazançları ve kayıpları,
Konuları, üzerinde durulması gereken önemli hususlardır.
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği bu konuları inceleyerek, yeni yetişen değerli gençlerimizi ve özellikle Gemi Acentelerini bilgilendirmenin tarihi bir görev olduğunu ve bu görevi yerine getirmenin inancını taşımaktadır.
Ruhi Duman
İstanbul, 25 Ocak 2011
Genel Bakış
1.1 Giriş
Denizler insanlık âlemine, toplumlara birer coğrafi engel oluşturdukları kadar, milli güçlerine katkıları yönünden de büyük önem taşır. Deniz kenarında bulunan veya sahip oldukları kara toprakları denizlerle çevrili olan devletler için bu güç, yüzeyleri ile en uygun, en ekonomik ulaşım ve iletişim imkânı sağladığı kadar, Boğazları, dar suyolları ve dipleri bakımından geniş toprak kazançları sağlar.
Denizler, insan topluluklarının ortak yurdu olan toprakları saran ve karayollarının bittiği yerlerde birleştirici özelliklerini açıkça ortaya koyan en önemli yollar olup, ticaretin de başladığı yerlerdir. Denizlerin bu özelliklerini bilen ve onu akıllıca değerlendiren devletler, dünya devletleri olma yolunda önemli avantaj sağlar.
Devletin içinde bulunduğu coğrafi, demografik ve iktisadi özelliklere, jeopolitik ve jeostratejik şartlara göre deniz ve/veya denizlerle ve bunların karalar içerisindeki uzantıları ve suyolları ile ilgi ve çıkarları şeklinde görülür. Daha çok güç sağlama, sağlanan gücün korunması ve geliştirilmesi esasına dayanır. Bir veya birden fazla hudutları denizlerle çevrili olan bir devletin varlığı, varlığının korunup geliştirilmesi de denizle olan ilgisine ve denizden sağlayacağı çıkarlara bağlıdır. Deniz ve/veya denizler O'nu bir "Deniz Devleti" yapacak güç ve imkânlar hazırlar. "Deniz Gücü” ne ve "Deniz Kuvvetleri” ne sahip kılar.
1.2 Türk Boğazları
Ülkemizin coğrafi konumu, jeopolitik, jeoekonomik, jeostratejik özellikleri denizlerimiz ve deniz kaynaklarımızla önemli anlamlar ve değerler kazandırmıştır. Deniz ve deniz kaynaklarımız iktisadi, sosyal ve kültürel hayatımızı güçlendiren, iktisadi faaliyetlerimizi çeşitlendiren, dünya pazarlarına ulaştıran, iktisadi kalkınmamıza hareketlilik ve ivme kazandıran, toplumumuzun özlem ve beklentilerini gerçekleştiren özelliklere, niteliklere ve etkinliklere sahiptir. Karadeniz’i Ege ve Akdeniz’e bağlayan Boğazlarımız, kıyılarımız ve karasularımız, Anadolu’nun bütünlüğünü sağlamaktadır.
Türk Boğazları veya Türk Boğazlar Bölgesi; İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı'nda bütünleşen, uluslararası deniz trafiğine açık bir suyoludur. Bu yol, Karadeniz'i Ege Denizi ve Akdeniz'e; Süveyş Kanalı ve Cebelitarık Boğazı yoluyla da okyanuslara bağlar. Türk Boğazları’nın konumu, Marmara Denizi'nin yapısı itibarıyla hiçbir uluslararası boğaza benzememektedir. Kıyılarının tamamı Türk toprakları ile çevrili ve tarihî olarak iç sular rejimine tâbi Marmara Denizi'nden geçen ve tamamen milli boğaz özelliğine sahip İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Montrö Sözleşmesi doğrultusunda milletlerarası ulaşımda kullanılmaktadır.
1.3 Boğazlar Üzerinde Hâkimiyet
Türk Boğazları, 1453'te İstanbul'un fethiyle tamamen Osmanlı Devleti'nin kontrolü altına girdi. Bunun hukuki anlamı, hangi gemilere Türk Boğazlarında seyir hakkı verileceğine Osmanlı Devleti'nin karar vermesi anlamındadır. Türk Boğazları’nın yabancı bayraklı gemilere geçiş izninin verilmesi veya yasaklanması, tamamen Osmanlı Devleti’nin egemenliğinde olmasıdır. Bunun bir örneği ise, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının Osmanlı egemenliğine geçmesinden sonra Boğazların yabancı devletlerin gemilerinin geçişine kapatılmış olmasıdır.
1.4 Türk Boğazları Rejiminin Gelişim Süreci,
Osmanlı Devleti dönemi ve Türkiye Cumhuriyeti dönemi olmak üzere ikiye ayrılır. Montrö Sözleşmesi'nin imzalanmasına kadar Türk Boğazları ile ilgili yapılan uluslararası antlaşmalar üç bölümde toplanır.
- Türk Egemenliği Dönemi (1453-1809),
- İkili Anlaşmalarla Düzenleme Dönemi (1809-1841),
- Çok Taraflı Antlaşmalar Dönemi (1841-1936).
1.4.1 Türk Egemenliği Dönemi
Osmanlı Devleti, 1453 İstanbul fethiyle Boğazlarda kurduğu hâkimiyeti, uzun bir süre korudu. Osmanlı Devleti’nin zayıflamaya başladığı 18. yüzyılın başlarından itibaren bu hâkimiyet giderek aşındırılmıştır.
1.4.2 İkili Anlaşmalar Dönemi
a. 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması
b. 1798 ve 1805 Osmanlı-Rus İttifak Antlaşması
c. 1809 Kale-i Sultaniye Antlaşması
d. 1829 Edirne Antlaşması
e. 1833 Hünkâr İskelesi Antlaşması
1.4.3 Çok Taraflı Antlaşmalar Dönemi
a. 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi
b. 1856 Paris Sözleşmesi,
c. 1871 Karadeniz Hakkında Londra Boğazlar Sözleşmesi,
d. 1923 Lozan Boğazlar Sözleşmesi
I. Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi’nden sonra Boğazların egemenliği fiilen Osmanlı Devleti’nin elinden çıkmış ve bütünüyle İtilaf Devletleri’nin eline geçmişti. İşbu sözleşme ile Boğazlar askerden arındırılırken, savaş gemilerine geçiş serbestliği tanındı.
Lozan Antlaşması,bir milletin dünyanın başlıca büyük kuvvetlerine karşı tamamen yalnız kaldığı anda ve kendisini sömüren güçlerin yönettiği bir devrede harekete geçerek, toplanıp birleştiği ve dünyada eşi olmayan bir mücadeleyle kazanılan zaferin Barış Antlaşması’dır.
Lozan Antlaşması'nın 23. maddesi gereğince 24 Temmuz 1923 tarihli "Lozan Boğazlar Sözleşmesi" imzalandı. Bu sözleşmede, gemilerin Türk Boğazları’ndan geçiş rejimi, 1871’de imzalanan "Londra Boğazlar Sözleşmesi" hükümlerine uygun olarak düzenlenmiştir.
e. 1936 Montrö Boğazlar Sözleşmesi
Türk Hükümeti Lozan Boğazlar Sözleşmesi’nin Türkiye’nin egemenlik haklarını kısıtladığı gerekçesi ile 1933 Londra Silahsızlanma Konferansı’nda Boğazlar Rejimi Statüsü’nü değiştirme talebinde bulundu. İtalya dışında tüm Lozan Boğazlar Sözleşmesini imzalayan devletlerin katıldığı Montrö Konferansı sonrası Boğazlar konusunda Türkiye’ye tam yetki veren ve Karadeniz’de kıyısı bulunmayan devletlerin savaş gemilerinin geçişini kısıtlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi 20 Temmuz 1936’da imzalandı.
Türkiye, Lozan Barış Antlaşmasıyla toprak bütünlüğünü korudu, Montrö Antlaşmasıyla kendi çıkarları doğrultusunda Boğazlar Rejimi’ni gerçekleştirdi. Türk Boğazlarının Dünya ticaretinde siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel olarak büyük etkisi bulunmaktadır.
1.5 Doğal Dar Suyolları Rejimi
Ticari gemi seferlerini etkileyen belli başlı kanallar ve doğal dar suyolları vardır. Bu kanal ve doğal dar suyollarından geçen gemilere ülkenin güvenliği açısından, uluslararası ve ulusal devletler tarafından bazı kurallar getirilmiştir. En önemli dar suyollarından biri de Türk Boğazları’dır.
Bu kuralların başlıcaları:
- Ülkenin hükümranlığı altında bulunan kanal ve doğal dar suyollarından geçen gemilerin tonaj ve tipine göre geçiş seyir planlaması getirilmiştir.
- Seyir planlamasında, tehlikeli yük taşıyan (yanıcı, parlayıcı ve patlayıcı) gemilere özel statü uygulayarak geçiş uygulaması getirilmiştir. Bu uygulamadan dolayı, dar suyollarından geçen gemiler, zaman kaybına tabi olmakla beraber kazaların asgariye indirilmesi, ülke güvenliği ve can-mal emniyeti açısından alınan çok önem taşıyan tedbirlerdir.
- Ülkenin hükümranlığı altında bulunan kanal ve doğal dar suyollarından geçen ticari gemilere, bu doğal dar suyollarından geçişiyle ilgili o ülkeye geçiş bedeli ödeme yükümlülüğü getirilmiştir.
1.6 Ticaret Gemilerinin Yolalım Hakları ve Yükümlülükleri
Ticaret gemilerinin çeşitli deniz kesimlerindeki hakları ve yükümlülükleri, devletlerin belli deniz kesimlerindeki hakları ve yükümlülükleriyle bakışımlıdır. Devletin o deniz kesimindeki yetkisi, genel olarak ticaret gemisinin yükümlülüklerini belirler; devletin yükümlülüğü de, ticaret gemisinin haklarını..
Ticaret gemileri, tahsis edildikleri yükü bir coğrafi bölgeden alarak diğer bir coğrafi bölgeye salimen taşınmak üzere yapılmıştır. Yolculuk sırasında, bir ülkenin karasularından, içsularından, kanallardan, boğazlarından, takımada sularından ve bitişik bölge sularından geçmek durumunda kalırlar. Böyle durumlarda, kıyı devleti limanlarına uluslararası hukuk ve sözleşmelere dayanarak girip-çıkabilirler. Bu giriş-çıkışlarda gemilerin, kıyı devletinin koyduğu sınırlamalara uymak zorundadırlar. Bunlar, hız sınırlaması, gece seyri yasağı, kılavuz alma yükümlülüğü, zorunlu rotalara uyulması gibi sınırlayıcı kurallara uymalarıdır.
1.7 Sonuç
Türk Boğazları’ndan geçen ticari gemilerin geçişlerinde Montrö Sözleşmesi ile belirlenen “Gemi Sağlık Rüsumu” ile “Fener ve Tahlisiye Ücreti” nde “Altın Frank” üzerinden ödeme yükümlülüğü getirilmiştir. Türk Boğazları, dünya ticaretinin en önemli suyollarından bir olmasından dolayı, dünyada meydana gelen para arzı, kambiyo rejimi, para birliği vb uluslararası anlaşmalar, Boğazlardan geçen ticari araçları önemli ölçüde etkisi altına alır.
Türk Boğazları ile ilgili incelenmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi gereken:
o Türk Boğazları üzerinde yapılan antlaşmalar,
o Para,
o Latin Para Birliği ve Bretton Woods Anlaşması,
o Lozan ve Montrö Antlaşmaları,
o Altın Frank ve Türkiye’nin kazançları ve kayıpları,
Konuları, üzerinde durulması gereken önemli hususlardır.
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği bu konuları inceleyerek, yeni yetişen değerli gençlerimizi ve özellikle Gemi Acentelerini bilgilendirmenin tarihi bir görev olduğunu ve bu görevi yerine getirmenin inancını taşımaktadır.
Ruhi Duman
İstanbul, 25 Ocak 2011