Aylık Yazı Dizileri
İktisadi Hayat
İktisadi hayat, toplumun, milletin varlığı, güvenliği ve bekası için, sahip bulunduğu kaynakların etkin ve verimli şekilde kullanılması ve bir güç oluşturacak biçimde yönlendirilmesi çabaları, çalışmaları ve faaliyetleridir. Tarım, sanayi, ticaret, hizmetler, ulaştırma, deniz ve denizcilik ve diğerleri bir bütün olarak iktisadi hayatımızı oluşturur.
İktisadi hayat, başta insan kaynaklarımız olmak üzere, yurtiçi ve yurtdışı kaynaklarımızın, ilgi ve ilişkilerimizin çeşitli alanlarında verimli bir şekilde üretime dönüşmesiyle ve bu üretimin etken biçimde mübadelesi, pazarlaması, dağıtımı ve tüketimiyle kuvvetlenir ve gelişir.
İktisadi kaynakların sahibi vatandaşlar olmalıdır. Bu kaynakların kullanılması, işletilmesi, üretilmesi, üretime hazır duruma getirilmesi ve tüm iktisadi faaliyetlere konu olacak şekilde yönlendirilip, yönetilmesi vatandaşların iradeleri veya kurdukları ve/veya katıldıkları işletmeler olmalıdır. Özel mülkiyet esas tutulmalıdır. Devlet güvenlik, adalet, sağlık, sosyal güvenlik ve eğitim dışında kullandığı bütün iktisadi kaynakları, imkanları ve etkinlikleri vatandaşların özgür iradelerine ve mülkiyetlerine bırakmalı, ancak bunu yerine getirirken sosyal adalet ilkeleri ile denetleyici vasfını gözden ırak tutmamalıdır.
Siyasi iktidar ve iktidar sahipleri ülkenin iktisadi kaynakları, zenginlikleri ve toplumun iktisadi faaliyetleri üzerindeki etkinliklerini tamamen ortadan kaldırmalıdır. İktisadi hayatın ve iktisadi hayattaki bütün faaliyetlerin vatandaşların serbest, yaratıcı, çalışkan ve mücadeleci iradelerine bırakmalıdır.
Her alanda yapılacak üretimin dünya pazarlarında kolayca talep görecek kalitede ve düzeyde olması, rekabet gücüne sahip bulunması ve halkımızın ihtiyaçlarını karşılayacak miktarlarda yapılması ve sürekli geliştirilmesi esasına dayandırılmalıdır. Üretimin dünya pazarlarında mukayeseli üstünlüğü sağlayacak özellikleri dikkate alarak üretilecek mal ve hizmetlerin seçimi ve bu doğrultuda halkın yönlendirilmesi, özendirilmesi, desteklenmesi bir kamu hizmeti olarak kabul edilmelidir.
Üretim, bilgili ve yetişmiş insan gücü, çağdaş teknoloji, sağlam ve sağlıklı öz kaynaklara dayanan sermaye ile yapılmalıdır. Üretim alanında devletin yol gösterici, özendirici, destekleyici ve tüketiciyi koruyucu, serbest rekabet ortamını yaratıcı görevleri sürekli kılınmalıdır.
Her alanda üretilen malın Mübadele-Pazarlama-Dağıtım ve Tüketim sürecinde vatandaşların serbest iradelerinin oluşturacağı ortam iktisadi hayatımızın temelidir. Vatandaşlar ürettikleri mal ve hizmetleri yurtiçi ve yurtdışı piyasalara, pazarlara kolayca taşıyabilmeli, pazarlayabilmelidir. Devletin bu konulardaki görevi, alt yapıların tamamlanmış, güvenliği sağlanmış, uluslararası ilişkilerin kurulmasına imkan sağlamış olmalıdır.
İktisadi kalkınma, hayat tarzımızın en önemli özelliklerinden biridir. İktisadi kalkınmanın amacı, fert başına düşen milli gelirin ileri sanayi ülkelerinin düzeyine çıkarılması için, bütün kaynaklar doğru, verimli ve en etkin şekilde, değerlendirilip üretime yönlendirilmelidir.
İktisadi kalkınmanın ilk hedefi, her alanda güven içinde, mutlu ve refaha ulaşmış vatandaştır. İkinci hedefi, vatandaşlardan meydana gelmiş toplumun çağdaş bilim ve teknolojilerle donatılmış olarak ve belirlenen ideal doğrultusunda milli hedeflere ulaşmasının sağlanmasıdır. Milli hedefler ise çağdaş, ileri, sürekli gelişen bir devletin halkının düşünceleri, ümitleri, beklentileri doğrultusunda tespit ettiği ve varılması gereken aşamalardır.
Milli Hedefler, dört temel anlayışa, düşünceye ve hayat tarzına dayanır. Bunlar, Devletini var eden, devam ettiren, yücelten, devletin varlığına saygınlık, onur ve güç kazandıran anlayışlardır. Bu dört sütun birbirlerine bağımlıdır.
1.) İnsanlık Ülküsü, Millî Ülkü .
İnsan ve insanlık toplumu evrenin en değerli ve en güçlü varlığıdır. Yaratılan, varolan her şey insan içindir. İnsanın sağlıklı, refah ve mutluluk içinde varlığını devam ettirmesi, geliştirmesi, bekasını sağlaması için “İktisadi Güç” oluşturmalıdır.
2.) Millî Menfaat ve Çıkarlar
“İktisadi Güç” oluştururken, milletin sahip olduğu kültürel miras ve kaynakları milli bütünlük, milli ahlak değerlerini, milli gelenekleri ve çıkarlarının korunması ön planda tutulmalıdır.
3.) Milli Hedefler
Milletçe özümsenip benimsenen, gerektiğinde tüm toplum bireylerinin çaba ve özverilerini harekete geçirerek yeni değişimleri ortaya koyarak “İktisadi Güç” oluşması “Milli Hedef” olarak nitelendirilmelidir.
Her şeyden önce STK, çağdaş ve ilerici düşünce doğrultusunda yürüyen insanlar olarak halkımıza iktisadi kalkınmanın esaslarının bilinmesinde yardımcı olmalıdır. İktisadi kalkınmada kamu kurum ve kuruluşlarımızın görevleri olduğu gibi vatandaşların da görevleri ve rolleri vardır. İktisadi Kalkınmada vatandaşların görev ve rolleri kamu kurum ve kuruluşlarından daha önemli, daha sorumluluk isteyen bir nitelik taşımalıdır.
Ulu Önder, 1923 yılında söylediği, “Öyle bir ekonomi devri gerekir ki, artık milletimiz insanca yaşamasını bilsin, insanca yaşamasının neye bağlı olduğunu öğrensin ve bunun gereklerini yerine getirsin.” sözü ile, İktisadi Hayatımıza nasıl yön vermemiz gerektiğini adeta emretmektedir.
Ruhi Duman
Bostancı, 1 Ekim 2006