Menu

Aylık Yazı Dizileri

Gemi Acenteliği ve Hukuk (6) Çevre Kirliliği

GEMİ ACENTELİĞİ VE HUKUK  (6)
ÇEVRE KİRLİLİĞİ

 

1.) Giriş

Çevre, insanın toplumsal, doğal ve fiziki varlığının ve bunlar arasındaki ilişkilerin, etkileşimlerin tümüdür. Çevre kirliliği konusunda toplumsal, doğal ve fiziki varlıkların her türlü tehdit ve tehlikelerden korunması ve bu doğrultuda vatandaşların aydınlatılması ve yönlendirilmesi gerekir.

 

Çevre, insan veya başka bir canlının yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır. Hava, su ve toprak bu çevrenin fiziksel unsurlarını, insan, hayvan, bitki ve diğer mikroorganizmalar ise biyolojik unsurlarını teşkil etmektedir.

 

Doğanın temel fiziksel unsurları olan, hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen çevre sorunlarına "Çevre Kirliliği" adı verilmektedir.

 

Çevrenin temel unsurlarından olan doğa, kendine has fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklere sahiptir. Bu özellikler dikkate alındığında çevre kirliliği:

 

a.) Fiziksel Kirlenme,

b.) Kimyasal Kirlenme,

c.) Biyolojik Kirlenme,

 

olarak bölümlere ayrılır

 

Bugün insanların doğal varlığı, sahibi bulunduğu doğal kaynakları ve zenginlikleri, doğa ile ilişkileri ve etkileşiminde üç büyük tehdit ve tehlike altındadır.

i.  Dünyamızın karşı karşıya bulunduğu genel tehdit ve tehlikeler;

 

a. Ozon tabakasının delinmesi,

b. Nükleer atıkların depolanması ve yayılması,

c. Orman varlığının yok olması,

d. Su, toprak, hava kirliliği ve erozyon,

 gibi tüm insanlığın kaderini etkileyen tehlikelerdir.

 

ii. Ülke kaynaklarının, zenginliklerinin ve güzelliklerinin her gün artan  bir ölçüde bilgisiz ve bilinçsiz şekilde kullanma hırsı sonucunda büyük ölçüde kirlenmesi, yıpranması ve yok edilmesidir. Bu durum sürekli kılınabilir ekonomik kaynakları büyük ölçüde etkilediğinden, gelecekteki refahımızı tehdit etmektedir.

iii. İnsanların sahibi bulunduğu doğal kaynakları konusunda yeterli bir bilgiye ve bilince ulaştırılamaması,  vatandaşların “deniz, deniz kaynakları, denizcilik... gibi” konularda aydınlatılmamış bulunması, büyük bir kayıp olmakla kalmamakta toplumun doğrudan kaderini etkilemektedir.

 

2.) Uluslararası Hukuk

 

a.) Gelişim

Giderek artan şehirleşme ve nüfus yoğunluğu, bilim ve teknikteki ilerlemeler, doğal çevrede büyük değişim yaratarak ciddi çevre sorunlarını da beraberinde getirdi. Bu sorunların çözümüne yönelik çalışmalar, ilk defa 1972 yılında Stockholm’ da toplanan B.M. İnsan Çevresine Dair Konferans’ ta yoğunlaştı. Bu konferans, milletlerarası çevre sorunlarının diğer milletlerarası sorunlar arasında ayrı bir sınıf oluşturduğunun anlaşılması bakımından yapıcı bir rol oynadı.

b.) Karar

Milletlerarası çevre hukukunun evrensel bir düzeyde ortaya çıkışı da bu tarihtedir. Konferans ayrıca, 2997 (XXVII) sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurul Kararı’nın kabulünde de etkili oldu. (1) Bu karar, Birleşmiş Milletler Çevre Programı UNEP (United Nations Environment Programme) ‘nın kuruluşunun esasını teşkil eden bir karardır. 1972’de Denizin Atık ve Diğer Maddelerin Depolanması Suretiyle Kirlenmesinin Önlenmesine Dair Konvansiyon’ un hazırlık çalışmaları da Stockholm Konferansı tarafından yürütüldü.

 

IMO, gemilerden kaynaklanan deniz çevresinin kirliliğinin kontrolü ve önlenmesi hakkında faaliyetlerde bulunmaktadır. Bu konuda, Uluslararası Denizcilik Örgütü IMO tarafından, 8 Ekim - 2 Kasım 1973 tarihleri arasında “Uluslararası Deniz Kirlenmesi Konferansı” yapıldı. Bu Konferansta;

I     Zararlı Maddeleri İçeren Kazalardaki Raporlarla ilgili hükümler,

II    Bu hükümleri sağlamlaştırma,

 

kararları alındı.

 

c.)  Hukukun Doğuşu

6-17 Şubat 1978 tarihleri arasında Uluslararası Tanker Güvenliği ve Kirlenmenin Önlenmesi Konferansı’nda TSPP “Tanker Safety and Pollution Prevention”  kabul edilen 1978 protokolü ile değiştirildi. Bu Sözleşme, “1978 Protokolü ile değiştirilen 1973, Gemilerden Oluşan Kirlenmenin Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi”, ya da kısaca “MARPOL 73/78” olarak anılmaktadır. IMO tarafından “Deniz Çevresini Koruma Komitesi” MEPC (Marine Environment Protection Committe) adı altında münferit bir organ oluşturan bu komite; deniz kirliliği ile ilgili uluslararası mevzuatın geliştirilmesinde önemli rol oynadı.

 

Gemilerden Kaynaklanan Kirliliğin Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi  (MARPOL 73/78 Sözleşmesi) hükümleri gereğince, taraf olan ülkelerin gemi yapımından sevk ve idaresine kadar, her safhada denizlerin gemiler tarafından kirletilmesinin önlenmesi için her türlü teknik ve işletme önlemlerini alma şartları getirildi. Ayrıca, liman ve kıyı tesislerine de ekiplerini hazırlamaları, uluslararası kabul görecek düzeyde teşkilat ve mevzuat eksikliklerini tamamlamaları şartları getirildi.

 

1982’de Birleşmiş Milletler’ de yapılan Deniz Hukuku Konvansiyonu’nda;

a.)   Bayrak Devletinin Yetkisi,

b.)   Liman devletinin Yetkisi,

c.)   Uygulama Yetkisi,

d.) Liman ve Kıyı Devleti’nin Yetkisinin Uygulanması Bakımından Öngörülen Teminat Hükümleri,

karara bağlandı.

 

Deniz Kirlenmesine Dair Konferans sonucunda kabul edilen bu Konvansiyon, petrol ve türevlerinin neden olduğu deniz kirlenmesi ile sınırlı kurallara yer vermemiş, deniz çevresinin diğer zararlı maddelerle iradî olarak kirletilmesinin ortadan kaldırılması ve bu maddelerin kazalar sonucunda denize dökülmesinin en az seviyeye indirilmesi konusunda evrensel kurallar getirmiştir. Bu kurallarla ilgili ayrıntılı hükümleri içeren eklerle bir takım sınıflandırmalar ve kirlenme çeşitleri belirlendi. Bunlar:

Ek I     Petrolden Oluşan Kirlenmenin Önlenmesi için Kurallar,

Ek II    Dökme Zehirli Sıvı Maddelerden Oluşan Kirlenmenin Kontrolü için Kurallar,

EK III Paketlenmiş Durumda Taşınan Zararlı Maddelerden Kirlenmenin Önlenmesi için Kurallar,

EK IV  Gemilerden Çıkan Pis Sulardan Kirlenmenin Önlenmesi için Kurallar,

EK V    Gemilerden Atılan Çöplerden Oluşan Kirlenmenin Önlenmesi için Kurallar,

EK VI  Gemilerden Oluşan Hava Kirlenmesinin Önlenmesi için kurallarıdır.

 

d.) Çevre Kirliliği ile ilgili Gemi Sertifikaları

IMO kuralları gereği, gemiler tarafından denizlerin kirletilmesinin önlenmesi konusunda gemilere sertifikalanma yükümlülüğü getirilmiştir. Ayrıca, çeşitli tipteki gemiler için sahip olunması gereken sertifikalar da tespit edildi. Bunlar:

·           Uluslararası Petrol Kirliliğini Önleme Sertifikası,

            (International Oil Pollution Prevention Certificate)

·           Pis Sular ile Deniz Kirlenmesini Önleme Sertifikası,

            (International Sewage Pollution Prevention Certificate)

·           Gemi Adamı Donatımında Asgari Emniyet Sertifikası,

            (Minimum Safe Manning Document)

·           Yükleme Sınırı Sertifikası,

            (International Load Line Certificate)

·           Yük Gemisi İnşa Emniyet Sertifikası,

            (Cargo Ship Safety Construction Certificate)

·          Teçhizat Emniyet sertifikası,

            (Cargo Ship Safety Equipment Certificate)

 

Bu sertifikalara sahip olan gemiler, gittiği limanda balast ve sintine suyunun ölçümünü verecek ve gerektiğinde bu limanda bunları verecek ve verildiğine dair sertifika alacaktır. Balast ve sintine tankları dolu olan gemilerin gidişine müsaade edilmemesi kuralları getirildi.

 

e.)  Cezaî Müeyyideler

Uluslararası sözleşmelerde denize kasıtlı ya da ihmal sonucu atık ve yük kalıntısı dahi boşaltılmasını yasaklayıcı tedbirler getirildi. Petrol ve kimyasallar da olmak üzere, kirliliğe yol açan tahliyelerin yapılması durumunda, geminin bayrağına bakılmaksızın ceza müeyyideleri uygulanması kuralları getirildi.

 

Kurallar, gemilerin yol açtığı deniz kirliliğini suç kabul etmekte, bu nedenle de denizleri kirleten gemilere ağır cezaî müeyyideler getirildi. Bu suçu işleyenlere getirilen müeyyideler; kasten ya da ihmal sonucu yasadışı kirliliğe yol açan veya katkısı bulunan kaptan, donatan, gemi işletmecisi ya da kiralayan firma ve klas kuruluşu dahil, her kişiye tatbik olacaktır. Cezalar, ciddiyet arz eden davalarda geminin tutuklanmasını da kapsamaktadır.

 

3.)  Ulusal Hukukun Doğuşu

Türkiye’de çevre kirliliğinin önlenmesi, azaltılması ve kontrolü sorunu, ağırlıklı biçimde milli ve milletlerarası alanda, gündemin ilk sıralarına oturdu. Çevre hukukunun oluşmasında önemli bir aşama olan Stockholm Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı’nda kabul edilen 16.6.1972 tarihli İnsan Çevresine Dair Bildiri’ (2) de öngörülen ilkeler çerçevesinde, denizlerimizin kirlenme sorunları arasında önemli bir yer aldı.

 

Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak Türkiye açısından büyük önem taşıyan, Deniz Kirlenmesinin Önlenmesi, Azaltılması ve Kontrolü sorunuyla karşı karşıyadır. Konuyla ilgili hukuki çerçeve, 10.12.1982 tarihinde deniz Hukukuna dair Birleşmiş Milletler Konvansiyonu’nda, o tarihe kadar olan gelişmeleri yansıtacak, gelecekte ortaya çıkacak gelişmelere temel yapı hazırlayacak biçimde kapsamlı olarak düzenleme getirilmesi amaçlandı.

 

Bu amaç sonunda 9.8.1983 tarihinde 2872 sayılı ÇEVRE KANUNU çıkartılarak yürürlüğe girdi. Bu kanunun 8’nci maddesinde kirletme yasağı, 9’ncu maddesinde çevrenin korunması, 12’nci maddesinde denetim ve 20’nci maddesinde cezai hükümler yer almaktadır.

 

Çevre kirliliğinin iyileştirilmesine ilişkin bu kanunun uygulanmasıyla ilgili;

 

·                     Çevre Denetim Yönetmeliği (3)

·                     Hava Kalitesinin Korunması Yönetmeliği, (4)

·                     Katı Atıkları Kontrol Yönetmeliği, (5)

·                     Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliği, (6)

·                     Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, (7)

·                     Gemilerden Atık Alınması ve Atıkların Kontrolü Yönetmeliği,  (8)

·                     Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği, (9)

·                     Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği, (10)

·                     Toprak Kirliliğinin Kontrolü Yönetmeliği, (11)

·                     Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönlendirilmesi Yönetmeliği, (12)

·                     Tıbbi Atıkların Kontrol Yönetmeliği, (13)

·                     Çevre Kanununa Göre Verilen İdari Para Cezalarında İhlalin Tespiti ve Ceza Verilmesi ile Tahsili Hakkında Yönetmelik, (14)

çıkartılarak yürürlüğe kondu.

 

Ayrıca, deniz emniyetinin sağlanması ve deniz kirliliğinin önlenmesi konusunda, uluslararası hukuk ve iç hukuktan doğan hak ve yükümlülükler göz önüne alınarak, 5312 sayılı “Deniz Çevresinin Petrol ve Diğer Zararlı Maddelerle Kirlenmesinde Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun” (15) çıkarılarak yürürlüğe konuldu.

 

Çıkarılan bu kanun hükümleri kapsamında, önce acil müdahale planlarının hazırlanması, kirliliğe müdahale edilmesi, hizmet alımı ile ilgili araç, gereç ve faaliyetlerin yürütülmesi konusunda uygulama esaslarını belirten “Mal ve Hizmet Alımına İlişkin Yönetmelik" çıkarıldı. (16)  Yine bu kanunun uygulanmasına ilişkin Acil Durumlarda Müdahale ve Zararların Tazmini Esaslarına Dair Kanun hükümlerinin etkin olarak uygulanmasını sağlayacak prensipleri ve uygulamaya yönelik alınacak tedbirleri içeren yönetmelik çıkarılarak uygulamaya konuldu. (17)

 

2872 Sayılı Çevre Kanunu ve uygulama Yönetmeliği hükümleri gereğince, sahil tesisleri, liman işletmeleri ve belediyeler tarafından alınan katı ve sıvı atıklar, Çevre ve Orman Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu ücret tarifesi üzerinden gemilerden alınmaktadır. 

 

4.) Gemi Acenteleri ve Görevleri

Gemi Acenteleri tarafından, ulusal ve uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde, limanlara gelecek gemilerin gemi limana gelmeden önce, taşıyanı veya kaptanından;

a.)     Atık Bildirim Formu,

         (The Waste Notification Form)

b.)     Balast Suyu Raporlama Formu,

         (Balast Water Reporting Form)

c.)     Geminin en son uğradığı 10 limanın adı ve tarihleri ile güvenlik seviyesini belirten liste,

         (Pre-Arrival İnformation Be Provided by Ship’s Intending to Enter Port of Form)

 

alınarak liman başkanlığına ibraz edilmektedir. Bu raporlar ibraz edilmeden liman başkanlıkları geminin yanaşmasına izin vermemektedir.

 

Ayrıca, geminin yanaştığı tesislerde bu belgeleri talep eder ve gerektiğinde dolu olan tanklarından balast ve sintine sularını alır ve gemiye alındı sertifikasını verir. Bunun karşılığında, belirlenen tarife hükümleri gereğince ücret alınır.

 

Açıklamalar                          :

 

1.)       BM 2. Komitesi Kararları s. 43

2.)       Birleşmiş Milletler İnsan Çevresi Konferansı

           (Stockholm Deklarasyonu) 1972

3.)       1.5.2001 gün ve 24631 S. Mükerrer R.G.

4.)       2.11.1986 gün ve 19269 S.RG

5.)       14.3.1991 gün ve 20814 S.RG

6.)       11.7.1993 gün ve 21634 S.RG

7.)       21.1.2004 gün ve 25353 S.RG

8.)       26.12.2004 gün ve 25682 S.RG

9.)       31.12.2004 gün ve 25687 S.RG

10.)    14.3.2005 gün ve 25755 S.RG

11.)    31.5.2005 gün ve 25831 S.RG

12.)    1.7.2005 gün ve 25862 S.RG

13.)    22.7.2005 gün ve 25833 S.RG

14.)    3.4.2007 gün ve 26482 S.RG

15.)    11.3.2005 gün ve 25752 S. R.G.

16.)    26.4.2006 gün ve 26150 S. RG

17.)    21.10.2006 gün ve 26326 S. RG

 

 

Ruhi Duman

İstanbul, 14 Haziran 2008