Aylık Yazı Dizileri
Değerler
Temmuz 2006
DEĞERLER
"Değerler" Kavramı
İnsan önce kendi varlığı hakkında, sonra çevresiyle ilgi ve ilişkilerinde, tutum, davranış ve eylemlerinde bir çok değerlere sahiptir. Yaradılışı ile birlikte insan çözülmesi gereken sayısız sorunlarla karşı karşıya kalır. Önce yaşaması gerekir. Sonra, hayatını koruması, geliştirmesi, neslinin devamı var olmanın şartları olarak ortaya çıkar. Başlangıçta doğuştan varolan içgüdülerin sağladığıve çevrenin yardımıyla kazanılan hayatta kalabilme şansı giderek yerini karşı karşıya kalınan sorunların çözümündeki tutum, davranış ve eylemlere bırakır. İnsan, bu sorunları çözmeye çalışırken bazılarına öncelik verir, bazılarını da geri bırakır. Değişmeyen tek gerçek, insanın karşılaştığı sorunları çözüm yolu aramadan hemen tavır alma (tutumda bulunma) davranış ve eylemi içinde bulunmasıdır. Bütün bunları yönlendiren ise "Değerler"dir.
İnsan, sahip olduğu veya çevresinin kendisine sahip kıldığı "değerlere" bağlı olarak, onlar tarafından yönlendirilip, yönetilerek hareket eder. Sorunlarını da bu değerlere bağlı kalarak sıralar, kimine öncelik verir, kimine hiç değinmez.
İnsanların, toplumların, milletlerin ve devletlerin insanlık dünyasında bir varlık olarak yer alabilmeleri, varlıklarını koruyup, geliştirmeleri ancak bağlı oldukları değerlere ve bu değerlerin özelliklerine bağlıdır. O kadar ki, insanlar, toplumlar, milletler ve devletler bağlı oldukları değerlerle tanımlanırlar.
Her çağın kendine özgü “değerleri” vardır. Devletler arası ilişkilerde ve mücadelelerde de "Güç Unsuru" öncelik taşımıştır. Ancak, hiçbir zaman “yüksek değerler” bir yana itilmemiştir. Yaşadığımız çağda da bu durumun daha da etkin ve yaygın olarak devam etme eğilimi görülmektedir. Gerçekte toplumların, milletlerin ve devletlerin var olabilmeleri, varlıklarını devam ettirip kanıtlayabilmeleri, hatta güç unsuru sağlayabilmeleri daima “yüksek değerlere” bağlılıkları ölçüsünde önem kazanmıştır. Aksi tutum ve davranışlar ise kısa sürede sönmüş, sonuçsuz kalmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş nedeni, “milli değerleri”dir ve bu varoluşher şeyden önce “milli değerlere” sahip olmakla mümkündür ve sahip olmakla devam eder. Toplumlara kişilik veren, onları birbirinden ayıran bağlı oldukları “yüksek değerler”in meydana getirdiği tutum, davranış biçimleri ve hareketleridir. Bunlar, toplumların "öz değerleri”dir.
Her toplum iktisadi gelişmesi, refahı için “ekonomik değerler”e önem verir, hırslara, tutkulara kapılabilir. Bunlarda hiçbir özellik yoktur. Toplumları, araç değerler değil "öz değerler" korur, geliştirir ve ebedi kılar.
1931 yılında Ulu Önderimizin açıkladığı, "İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzaktır ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mutlu edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünya barışı için de insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmalarıyla mümkündür." sözü bizlere ışık tutmaktadır.
Bir ülkü ve kültür birliği olarak 105 yıllık geçmişi olan Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği, yüksek değerlere sahip, onları koruma ve geliştirme kararlılığında olan kişilerin başlattığı bir düşünce ve eylem birliğidir.
Varoluş nedenlerinin başında, bu yüksek değerlere bugün de sahip çıkma, koruma ve yaygınlaştırma kararlılığı içinde olması gelmektedir. Bu değerleri sizlerle paylaşmayı görev saymaktadır.
Her üyemiz, binlerce yıllık tarihte hiç değişmemiş “ değerler “ ile varlıklarını koruyabilme, insanlık aleminde gerçek ve hakları olan yerlerini alma mücadelesi vermektedir.
Bizim görevimiz ise her zaman olduğu gibi “ değerler “ konusunda üyelerimizi bilgilendirmek ve aydınlatmaktır.
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği
DEĞERLER
"Değerler" Kavramı
İnsan önce kendi varlığı hakkında, sonra çevresiyle ilgi ve ilişkilerinde, tutum, davranış ve eylemlerinde bir çok değerlere sahiptir. Yaradılışı ile birlikte insan çözülmesi gereken sayısız sorunlarla karşı karşıya kalır. Önce yaşaması gerekir. Sonra, hayatını koruması, geliştirmesi, neslinin devamı var olmanın şartları olarak ortaya çıkar. Başlangıçta doğuştan varolan içgüdülerin sağladığıve çevrenin yardımıyla kazanılan hayatta kalabilme şansı giderek yerini karşı karşıya kalınan sorunların çözümündeki tutum, davranış ve eylemlere bırakır. İnsan, bu sorunları çözmeye çalışırken bazılarına öncelik verir, bazılarını da geri bırakır. Değişmeyen tek gerçek, insanın karşılaştığı sorunları çözüm yolu aramadan hemen tavır alma (tutumda bulunma) davranış ve eylemi içinde bulunmasıdır. Bütün bunları yönlendiren ise "Değerler"dir.
İnsan, sahip olduğu veya çevresinin kendisine sahip kıldığı "değerlere" bağlı olarak, onlar tarafından yönlendirilip, yönetilerek hareket eder. Sorunlarını da bu değerlere bağlı kalarak sıralar, kimine öncelik verir, kimine hiç değinmez.
İnsanların, toplumların, milletlerin ve devletlerin insanlık dünyasında bir varlık olarak yer alabilmeleri, varlıklarını koruyup, geliştirmeleri ancak bağlı oldukları değerlere ve bu değerlerin özelliklerine bağlıdır. O kadar ki, insanlar, toplumlar, milletler ve devletler bağlı oldukları değerlerle tanımlanırlar.
Her çağın kendine özgü “değerleri” vardır. Devletler arası ilişkilerde ve mücadelelerde de "Güç Unsuru" öncelik taşımıştır. Ancak, hiçbir zaman “yüksek değerler” bir yana itilmemiştir. Yaşadığımız çağda da bu durumun daha da etkin ve yaygın olarak devam etme eğilimi görülmektedir. Gerçekte toplumların, milletlerin ve devletlerin var olabilmeleri, varlıklarını devam ettirip kanıtlayabilmeleri, hatta güç unsuru sağlayabilmeleri daima “yüksek değerlere” bağlılıkları ölçüsünde önem kazanmıştır. Aksi tutum ve davranışlar ise kısa sürede sönmüş, sonuçsuz kalmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin varoluş nedeni, “milli değerleri”dir ve bu varoluşher şeyden önce “milli değerlere” sahip olmakla mümkündür ve sahip olmakla devam eder. Toplumlara kişilik veren, onları birbirinden ayıran bağlı oldukları “yüksek değerler”in meydana getirdiği tutum, davranış biçimleri ve hareketleridir. Bunlar, toplumların "öz değerleri”dir.
Her toplum iktisadi gelişmesi, refahı için “ekonomik değerler”e önem verir, hırslara, tutkulara kapılabilir. Bunlarda hiçbir özellik yoktur. Toplumları, araç değerler değil "öz değerler" korur, geliştirir ve ebedi kılar.
1931 yılında Ulu Önderimizin açıkladığı, "İnsanları mutlu edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlıktan uzaktır ve son derece üzülünecek bir sistemdir. İnsanları mutlu edecek yegane vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddi ve manevi ihtiyaçlarını sağlamaya yarayan hareket ve enerjidir. Dünya barışı için de insanlığın gerçek mutluluğu, ancak bu yüksek ideal yolcularının çoğalması ve başarılı olmalarıyla mümkündür." sözü bizlere ışık tutmaktadır.
Bir ülkü ve kültür birliği olarak 105 yıllık geçmişi olan Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği, yüksek değerlere sahip, onları koruma ve geliştirme kararlılığında olan kişilerin başlattığı bir düşünce ve eylem birliğidir.
Varoluş nedenlerinin başında, bu yüksek değerlere bugün de sahip çıkma, koruma ve yaygınlaştırma kararlılığı içinde olması gelmektedir. Bu değerleri sizlerle paylaşmayı görev saymaktadır.
Her üyemiz, binlerce yıllık tarihte hiç değişmemiş “ değerler “ ile varlıklarını koruyabilme, insanlık aleminde gerçek ve hakları olan yerlerini alma mücadelesi vermektedir.
Bizim görevimiz ise her zaman olduğu gibi “ değerler “ konusunda üyelerimizi bilgilendirmek ve aydınlatmaktır.
Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği
Ruhi Duman
16.04.2004 - 31.05.2012 Dönemi
Yönetim Kurulu Başkanı