Aylık Yazı Dizileri
Cumhuriyetin Özellikleri
1. Giriş
Türkiye Cumhuriyetinin başlıca özelliği, tarihte ilk defa bir milletin dünyanın başlıca büyük kuvvetlerine karşı tamamen yalnız kaldığı anda, kendisini sömüren güçlerin yönettiği bir devrede harekete geçerek, toplanıp birleşerek (Ben Varım) şeklinde kurduğu bir sistem olarak görülür. Bütün bu gerçekler karşısında Türkiye Cumhuriyeti, kendine özgü kaynağının sonucu olarak dünya ihtilallarından ve siyasi hareketlerinden ayrılmaktadır.
Anadolu Türk Milli varlığının ortaya koyduğu, kabul ettirdiği, geliştirdiği ve yükselttiği en büyük gerçek, Türkiye Cumhuriyetidir. Bu gerçek, batının ve doğunun kolayca kabullendiği bir olay değildir. Bu gerçek, Türk Milli varlığının temel unsurlarında dağılma, parçalama ve yok etme teşebbüs ve taktikler ile ortadan kaldırmaya çalışmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti, tarihin çok çetin tecrübelerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu çıkışta kan vardır. Emek vardır. Alın teri vardır. Millet olma çabası vardır. Gerçekte, Türk Milletinin yitirilmiş görünen bütün öz yetenekleri, anlaşılmayan özellikleri Cumhuriyetle belirli ve belgeli bir şekilde bütün dünyaya yeniden ispat edilmiştir.
2. İlkeler
Cumhuriyet, çelişkiler yerine dengeleşmeyi, uzlaşmazlıklar yerine barışı, ayrılık ve farklılıklar yerine birliği, parçalanmak yerine bütünleşmeyi hedef almış ve Anadolu Türk toplumunun tarihsel niteliklerini kaynak kabul ederek bu topluma her şeyden önce iç ve dış barışı önermiştir. Cumhuriyetin seksen altı yıllık tarihinde bu önerisi başlıca ilke kabul edilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti seksen altı yıl içinde, kuşaktan kuşağa devredilen ilkelerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Çünkü Cumhuriyet ilkeleri milletin güvenlik, mutluluk, refah isteklerinin, hareketlerinin kefili olmuştur. Seksen altı yıl içinde Cumhuriyetin, iç ve dış düşmanları ortadan kalkmamıştır. Kalkmayacaktır da. Ancak, Cumhuriyetin dayanakları olan Milli Güç, Milli Kaynaklar ve Anadolu Türk toplumunun toprağına ülkesine bağlılığı, bu yurdun dünya içerisindeki yeri hiçbir şekilde düşmanların önerileriyle, hareketleriyle değişmeyecektir.
Büyük Millet modelinde kavganın, çatışmanın, suçlamanın, yağmanın yeri olmadığını cumhuriyet sistemi getirmiştir. Cumhuriyet bir anlamda diyaloglar ve bütünleşme sistemidir. Demokratik ve sosyal özelliğini, bu diyaloglara bağlayabiliriz. Bu bütünleşme ve diyalogların cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı olmaması, milli, laik özelliklerini kaybetmemesi, ön şart olarak kabul edilir.
Cumhuriyetin dayandığı ilke “erdem”dir. “Cumhuriyet, yüksek ahlâklı değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet erdemdir... Cumhuriyet bireyin özgür kararlarını değil, bir ideal olarak aradığı erdemini ön plana çıkartır.
3. Özellikler
Her şeyden önce Cumhuriyet, Türk Milletinin doğasında, binlerce yıllık kültüründe, örf ve adetlerinde mevcut olan bir hayat tarzıdır. Doğuştan hür olan insanın, hürriyet içerisinde hayatını sürdürmesi, hürriyetinin korunmasını varlığı ile eş tutması, en eski Türk toplumlarından başlayarak çağlar boyu devam eden özelliklerdir.
- Egemenliğin kaynağının millete ait olduğunu kabul eden devlet şeklidir.
- Yönetiminin özelliği, seçim esasına dayanan bir yönetim oluşudur. Seçimin, gerek seçme gerekse seçilme hakkı açısından belli bir kişiye, belli bir gruba, belli bir sınıfa ait olmayıp; bütünüyle millete ait olmasıdır.
- Cumhuriyet rejimi, her şeyden önce kamu yararını ön planda tutan, kamu yararına dayanan bir yönetim şeklidir. Rejimin gücünü, geniş halk kitlesinin bütününden, millet iradesinden almasıdır.
- Cumhuriyet rejimi, devlet yaşantımıza, siyasi yaşantımıza egemenliğin bir kişiye, bir gruba, bir sınıfa değil, doğrudan millete ait olduğu gerçeğini kazandırmıştır.
- Cumhuriyet rejimi, bütün vatandaşları yasa önünde eşit sayar, onlar arasında hiçbir ayrıcalık tanımaz, onların devlet yönetimine eşit olarak katılımını sağlar. Vatandaşların temel hak ve özgürlüklerini devlet teminatı altına alır.
- Cumhuriyet akla, mantığa, bilime, toplumun gereklerine ve ihtiyaçlarını gidermeye en uygun ve insana değer veren bir devlet yönetim biçimidir. “Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır.” İnsanın, dolayısıyla toplumun gelişme ortamını hazırlayan, koruyan en iyi yönetim biçimidir.
4. Sonuç
Cumhuriyetin kuruluşunda nasıl emek, ter, kan ve millet olma çabası varsa O’nun korunmasında, geliştirilmesinde, ilkelerinin savunulmasında da aynı çabaların olması gerekir. Cumhuriyet bilim üzerine bina edilmiş bir anıttır. Bu sebeplerle emeğin, terin, kanın, çabaların yetersiz kalabileceği anlar olabilir. İşte bu anları hazırlamamak için cumhuriyet ancak müspet bilimle, çağın gelişmelerine uygun teknolojik ve bilime yer veren çalışmalarla korunmalıdır.
Cumhuriyet nesilleri milli, laik, sosyal Cumhuriyetin bütün temel unsurlarına bağlı, ilkelerini bilen ve bu ilkeler için her türlü aydınlatma görevlerini birlikte sırasında mücadeleyi göze alabilen nesillerdir. Cumhuriyeti kavram olarak, ilke olarak, ideal olarak sonuna kadar savunacak ve koruyacaklardır.
Gençlerimiz ve gelecek kuşak bilmelidir ki, bu vatanda kurulan Cumhuriyet yönetimi, Atatürk’ün önderliğinde bir ölüm kalım savaşından sonra gerçekleştirilmiştir. Bu büyük başarının arkasında binlerce şehidin, binlerce gazinin harcı vardır. Kurulan bu büyük eserin her yönüyle gelişmesi, geliştirilmesi, doğabilecek her türlü tehlikeden titizlikle korunması, Cumhuriyet kuşaklarının Atatürk’e ve O’nun devrim arkadaşlarına borçlu olduğu kaçınılmaz bir görevidir. Cumhuriyet kuşakları, bu görevin bilinci içinde kendilerine bırakılan emaneti sürekli koruyacaklar, Türkiye Cumhuriyeti’ni Büyük Önder’in çizdiği yolda sonsuza dek yaşatacaklardır.
Ruhi Duman
İstanbul, 20 Ekim 2009