Aylık Yazı Dizileri
Cumhuriyetimizi Kutluyoruz
Ekim 2006
Cumhuriyetimizi Kutluyoruz
Cumhuriyetimizin Nitelikleri
Bir milletin devletini ve hükümetini kendi eseri gibi görmesinin yolu Cumhuriyetten geçtiği gibi, devlet ve hükümetin güvenli koruyuculuğunun yaratılabilmesi de ancak Cumhuriyetin sonucudur. Cumhuriyet idaresinde tüm toplumun yaratıcı ve yapıcı katkısı şekillenmekte ve kişiden başlayarak bütün toplum katlarının refahı, mutluluğu amacına yönelmiş bir devletin varlığı söz konusu olmaktadır.
Türk Milleti için Cumhuriyet yalnız bir idare tarzı değildir. Cumhuriyet bizim için varlık ilkesidir. Varolma şuurunun başlıca temel taşıdır. Bu yaklaşımla, Cumhuriyetin, özgürlük ve bağımsızlık fikir ve düşüncelerinden de ötede tarihin Türk toplumuna kazandırdığı milli kültür unsur ve kaynakları ile her zaman sağlanabilecek ve geliştirilebilecek Milli Birlik ve Beraberlik şuurunun da sonucu olduğunu kabul etmeliyiz.
Türkiye Cumhuriyeti, Türk toplumunun bütün kesimlerinin dengeli, anlayışlı ve amaçta birleşen davranışlarının yarattığı bir eserdir. Bu kesimlerin tabii görülmesi gereken ve çeşitli alanlara yayılmış çıkarları arasında sağlanacak denge, devlet idaresine halkın özgür ve bağımsız katılması ile kurulacak demokratik düzen ve nihayet siyasi, sosyal, iktisadi ve kültürel sorunlarımız karşısında amaçta birleşen çözümlerin ve tercihlerin sağlanabilmesi ancak Cumhuriyet, Demokratik Cumhuriyet içerisinde olağan hale gelebilmiştir.
Cumhuriyetimizin Özellikleri
Türkiye Cumhuriyetinin başlıca özelliği, Türk Milli Cumhuriyeti, kendine özgü kaynağının sonucu olarak dünya ihtilallerinden ve siyasi hareketlerinden ayrılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, bu ihtilal ve siyasi hareketlerle kıyaslanmak suretiyle açıklanamayacağı gibi, bunların vardığı sonuçlar açısından her hangi bir değerlendirmeye tabi tutulamaz. Türkiye Cumhuriyeti seksen üç yıl içinde, kuşaktan kuşağa devredilen ilkelerinden hiçbir şey kaybetmemiştir. Çünkü, Cumhuriyet ilkeleri milletin güvenlik, mutluluk, refah isteklerinin, hareketlerinin kefili olmuştur. Seksen üç yıl içinde Cumhuriyetin, iç ve dış düşmanları ortadan kalkmamıştır.
Cumhuriyet, çelişkiler yerine dengeleşmeyi; uzlaşmazlıklar yerine barışı; ayrılık ve farklılıklar yerine birliği; parçalanmak yerine bütünleşmeyi hedef almış ve Anadolu Türk toplumunun tarihsel niteliklerini kaynak kabul ederek, bu topluma her şeyden önce iç ve dış barışı önermiştir. Cumhuriyetin seksen üç yıllık tarihinde bu önerisi başlıca ilke kabul edilmiştir. Büyük Millet modelinde, kavganın, çatışmanın, suçlamanın, yağmanın yeri olmadığını, Cumhuriyet sistemi getirmiştir. Buna gereğince önem ve değer verilmediği devrelerde, sonuç kısa sürelerde de olsa millet aleyhinde olmuş ve bedelini daima millet ödemiştir.
Cumhuriyet bir anlamda diyaloglar sistemidir. Demokratik özelliğini, sosyal özelliğini, bu diyaloglara bağlıyabiliriz. Cumhuriyet aydınının, toplumun temeli ile gerekli olan bütünleşmesi diyaloglar sisteminin en iyi ve verimli şekilde işlemesine bağlıdır. Aydın-halk ikiliği, aydın-halk kültür farklılığı cumhuriyet ilkeleriyle bağdaşamaz. Ancak, bu bütünleşme ve diyalogların Cumhuriyetin temel ilkelerine aykırı olmaması, milli, laik özelliklerini kaybetmemesi de ön şarttır. Seksen üç yıl içerisinde özellikle eksik, kopuk ve verimsiz bırakılmış diyaloglar sistemini çeşitli çıkar ve düşüncelerle, özellikle Cumhuriyetimizin kuruluşuna ve var oluş nedenine aykırı tutumlarla düzenlemeye çalışılması her şeyden önce Cumhuriyetimize zarar verecek, herhangi bir başarı şansı olmasa dahi temelde milletimizin ödeyeceği büyük kayıplara sebep olacaktır.
Cumhuriyeti Koruma Görevimiz, Sorunları Çözme Sorumluluğumuz
Cumhuriyet bilim üzerine bina edilmiş bir anıttır. Cumhuriyet, fikri hür vicdanı hür nesiller istemektedir. Bu sebeple emeğin, terin, kanın, çabaların yetersiz kalabileceği anlar olabilir. İşte bu anları hazırlamamak için Cumhuriyet ancak, müspet bilimle, çağın gelişmelerine uygun teknolojik ve bilime yer veren çalışmalarla korunmalıdır.
Cumhuriyetinin seksen üçüncü yılını kutladığımız bugünlerde içinde bulunduğumuz karışık sorunları ve bilinmesi güç geleceği aydınlatacak ışıkları geçmişte aramalıyız. Sorunlarımızın olması, yaşamamızın sonucudur. Her zaman da sorunlarımız olacaktır. Çünkü ebediyen yaşayacak bir milletin çocuklarıyız.
Önemli olan sorunlarımızın varlığı değildir. Önemli olan sorunlarımıza yeterince eğilebilmek gücünü bulabilmemiz ve gerekli en iyi gerçeklere uygunluğu oranında, onlardan yararlanabilmemiz, geleceğimize ilişkin ümitlerimizin kaynağı olacaktır. Cumhuriyet Türkiye’sinin, bütün evlatlarından istediği de budur. Tarihimizin derinliklerinden başlayarak düne kadar geçen olaylar, düşünceler, fikirler bizim için sorunlarımızı çözmede yararlanacağımız en iyi araçlar olabilecektir. Önce nerede olduğumuzu, nereye yöneldiğimizi bilmemiz gerekir. Bu yolla neyin, nasıl yapılması hakkında yeterince bilgi sahibi olabiliriz. Fakat kesin yargıya ancak geçmişin geniş perspektiflerini de inceleyerek, bugünün sorunlarına bu perspektif içinde bulabileceğimiz ışıkları yansıtarak varabiliriz.
Ruhi Duman
Bostancı, 30 Eylül 2006