Menu

Aylık Yazı Dizileri

Atatürk’ün Bir Tarih Öğretmenine Öğüdü

 
 

 

Değerli Üyeler,

 

Her yıl Nisan ayında olduğu gibi, bu Nisan ayında da, yüce Atatürk ile ilgili bir anıyı sizlere anlatmak istedim. Bu nedenle, bu yıl içinde kaybettiğimiz Atatürk’ün öğretmeni Fatma Refet Angın’ın Atatürk ile ilgili belki bildiğiniz bir anısını sizlerle paylaşmak istedim. Yüce Atatürk, eğitime ne kadar önem verdiğini, Türk gençliğine neler anlatmak istediğini, Türkiye Cumhuriyeti’nin nasıl kurulduğunu, nasıl mücadele edildiğinin, iyi yetişmiş bir tarih öğretmeni tarafından daha iyi anlatılacağını ve anlatılması gerektiğini düşünen büyük bir liderdi.

 

Atatürk, yurtiçi gezilerinde her gittiği il ve ilçelerde muhakkak surette okulları ziyaret eden, öğretmen ve öğrencilerle ilgilenen, sınıflara girdiğinde ise, öğretmenin yerine asla oturmayan, öğrencilerle birlikte aynı sırayı paylaşan bir liderdi. Bir okul öğretmeni, Atatürk’e oturması için yerini gösterdiğinde; “Ben Cumhurbaşkanı dahi olsam, sınıfta öğretmenden sonra gelirim,” diyerek öğretmene saygı gösterirdi.      O, Türk gençliğinin her açıdan iyi yetişmesini ve geliştirilmesini hedefleyen, gençlerle iyi diyalog kuran bir liderdi.

 

Atatürk küçük öğrenci Fatma Refet Angın’ı ilk defa Gelibolu Cumhuriyet İlkokulu’nda tanıdı. Sonraki yıllarda hem talebe, hem de öğretmen olarak tekrar karşılaştı. Öğretmen olarak Atatürk ile karşılaştığında aralarında geçen konuşmayı Fatma Refet Angın’ın, “Atatürk’ün Bir Tarih Öğretmenine Öğüdü” adlı anıyı kendi anlatımıyla keyifle okuyacağınızı umuyorum. Ama önce “Fatma Refet Angın”ı tanıyalım.

 

Saygılarımla,

 

Ruhi Duman

İstanbul, 7 Nisan 2010

 

Fatma Refet Angın

 

Fatma Refet Angın, 18 Mart 1915′de Gelibolu Çanakkale’de doğdu. Gelibolu Emniyet Amiri Hafız Şerif Bey’le Halime Hanım’ın üç çocuğundan en büyüğü olarak dünyaya geldi. Kuvay-ı Milliye üyesi olan babası, Mustafa Kemal’in arkasından Anadolu’ya geçerek orta cephede savaştı. Angın, okuma yazmayı annesinden öğrendi. Cumhuriyetin ilanı ve Tevhidi Tedrisat Kanunu’ndan sonra Gelibolu’da açılan Cumhuriyet Okulu sınavını kazandı ve okula üçüncü sınıftan başladı. Henüz küçük bir çocukken öğretmen olmaya karar vermişti.

 

Refet Angın’ın Mustafa Kemal Atatürk ile yolları bir kaç kez kesişir. Birinci karşılaşma Angın’ın ilkokul yıllarında, Atatürk’ün yurtiçi gezisinde yolu Gelibolu’ya düştüğünde gerçekleşir. Atatürk, gittiği her il ve ilçede muhakkak okulları ziyaret ederdi ve burada da öyle oldu. 2 Eylül 1928 günü(1) Gelibolu Cumhuriyet İlkokulu’na ziyarete gittiğinde kendisine çiçek sunan Refet Angın ile karşılaşır ve "Büyüyünce ne olacaksın çocuk?" sözüne, "Öğretmen" diye cevap verir. İkinci karşılaşmaları ise 24 Aralık 1930 günü Edirne Kız Öğretmen Okulu’nu ziyarete gittiğinde(2) Ata’ya çiçek verme görevi yine Angın’a verilir. Öğrenci Angın Atatürk’e çiçeği takdimi sırasında, "Bakın sözümü tuttum Paşam. Öğretmen olacağım işte" dediğinde, Atatürk onun Gelibolu’daki küçük kız olduğunu derhal hatırlar ve ona, ne öğretmeni olmak istediğini sorar. ’Matematik’ cevabını alınca, "Hayır tarih öğretmeni olacaksın. Çünkü nesillere tarihlerini öğretmek en önemli vazifedir" sözü üzerine Refet Angın, tarih öğretmeni olmaya karar verir.

 

Angın, Edirne Kız Öğretmen Okulunu 1932’de bitirdiğinde  yeni açılan Ankara Gazi Terbiye Enstitüsü Tarih Bölümü’ne yazıldı. Aynı zamanda Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinin sınavını kazanarak oraya da kaydını yaptırdı. Bu iki okuldan 1936 yılında mezun oldu.

 

Angın, mezun olduktan sonra Türkiye’nin birçok kasaba ve illerinde Tarih Öğretmeni olarak görev yaptı ve binlerce öğrenci yetiştirdi. Yetiştirdiği öğrenciler, çok sevdiği ülkesine başarılarla dolu hizmetler verdi. Öğrencilerinin başarılı çalışmalarını daima izledi ve onlarla hep gurur duydu. 1982 yılında çok sevdiği öğretmenlik görevinden emekli oldu ama görevini 24 yıl boyunca özel anlaşmayla sürdürdü. Angın, "90 yaşında olmama rağmen görevime devam ediyorum, erken emekli olanları anlayamıyorum" sözleri, ‘çalışmayı ne kadar sevdiğini’ vurguluyordu.

 

Atatürk’ün 100. doğum yıldönümü olan 1981 yılında, 24 Kasım’ın her yıl “Öğretmenler Günü” olarak kutlanması kararlaştırıldı. İlk öğretmenler gününde Refet Angın, “Yılın Öğretmeni” seçildi. Ayrıca, Yıldız Teknik Üniversitesi Senatosu, 29 Haziran 2006 tarihli kararıyla Refet Angın’a “Onursal Doktora” unvanı verdi.

 

Cumhuriyetin ilk kadın öğretmenlerinden olan Fatma Refet Angın, tedavi gördüğü İstanbul Bahçelievler Özel Hizmet Hastanesi’nde 30 Ocak 2010 Çarşamba günü 95 yaşında hayata gözlerini yumdu.

 

Açıklama:

1.       E.Z. Ökte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtiçi Gezileri 1922-1938 Cilt 1 S.516

2.       A.G.E. s. 704.

 

 

 

ATATÜRK’ÜN BİR TARİH ÖĞRETMENİNE ÖĞÜDÜ

 

Bu yıl kaybettiğimiz Atatürk’ün öğretmeni

Refet Angın’ın anısına.

 

 

Atatürk’ün, 2 Eylül 1928 de Gelibolu ve daha sonra 24 Aralık 1930 yılında Edirne Kız Öğretmen Okulu’nu ziyaretlerinde O’na çiçek sunduğunda, okuyunca ne olacaksın diye kendisine sorduğunda Tarih Öğretmeni olacağını söyleyen ve bunu başarıp II. Türk Tarih Kongresi’ne Gelibolu Orta Okulu Tarih Öğretmeni olarak katılan Refet Angın hatıralarında:

 

20-25 Eylül 1937 tarihleri arasında yapılan II. Türk Tarih Kongresi’ne Gelibolu Orta Okulu Tarih Öğretmeni olarak katılmış bulunuyordum. Dolmabahçe Sarayı’nda Kongre çalışmaları devam ederken Afet İnan Hanım, beni bir gün Atatürk’e şöyle tanıttı:

-          “Size, çiçeği burnunda bir Tarih Öğretmeni tanıtmak istiyorum.”

 

Atatürk, bu söz üzerine dedi ki:

-          “Çocuk, sen geç kalmışsın, ben, onu tanıyorum.”

 

Ben de:

-          “Paşam, ben emrinizi yerine getirdim ve Tarih Öğretmeni olarak hizmetinizdeyim.” dedim.

 

Atatürk:

-          “Bak, öğretmen okulu eğitim için yeterli değil, görev şimdi başlıyor. Şunu iyi bil ki, çok iyi bir öğretmen olacaksın. Çok okuyacaksın. Sen, zaten okuyorsun; ama, daha çok okuyacaksın. Öğrencilerini yarınlarımıza çok daha iyi yetiştireceksin. Onlara, Kurtuluş Savaşı’nı çok iyi öğreteceksin. Ve bu arada Çanakkale Savaşları’nı da öğretmeyi sakın unutma !” dedi.

 

Ben:

-          “Efendim, biliyorsunuz, ben Geliboluluyum.” dedim.

 

Atatürk:

-          “Evet, biliyorum. Bak, çocuk; bunu neden söylüyorum? Bizi, bu günlere getiren Çanakkale Savaşları’dır. Eğer biz o savaşları kaybetmiş olsaydık, bugünkü bağımsız dünya toplulukları şimdiki gibi olmayacaktı.” diye konuşmasına devam etti.

 

Ben ise:

-          “Tamam, Paşam! Emredersiniz!” şeklinde karşılık veriyordum.

 

Atatürk, sözlerine şunları da ekledi:

-          “Bak, çocuk; sana bir şey daha söyleyeceğim: Hep birlikte başardığımız inkılâpları ve onun temeli olan ilkeleri sen yaşatacaksın. Gerektiğinde de bunlar için mücadele edeceksin. Bunları sakın ha, unutma!”

 

Ben:

-          “Paşam, nasıl unuturum? Cumhuriyeti nasıl kazandık? Siz, Yüce Kahraman Atatürk’sünüz.” diye cevap verdim.

 

Atatürk, sözlerini şöyle bitirdi:

-          “Biliyorum, ama yine de unutma diyorum!”

 

 

 

25 Eylül 1937, Cumartesi

 

           

            Kaynak: Dr. Tülay Duran,  Türk Tarihi Araştırmalar Vakfı