İMEAK DTO Ocak 2021 AB Bülteni
SİRKÜLER NO: 23.1 / 115-71 = 05/02/2021
İlgi: İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan alınan 04.02.2021 tarih
ve 465/135/2021 sayılı yazısı.
İMEAK Deniz Ticaret Odası’ndan alınan ilgi
yazıda;
Avrupa'da
denizcilik sektöründe meydana gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli
kaynaklardan derlenen haberler bilgilendirme amacıyla sunulmaktadır.
1- Denizcilik sektörü, gemi personeli değişimi
krizinin sona ermesi için Neptün Deklarasyonu (Neptune Declaration) ile acil
çağrı yapıyor.
Global Maritime
Forum girişimiyle başlatılan; İMEAK Deniz Ticaret Odası, ICS, BIMCO,
INTERTANKO, INTERCARGO, İngiltere Deniz Ticaret Odası, Türk Armatörler Birliği
ve Türk Uzakyol Gemi Kaptanları Derneği gibi 450'nin üzerinde uluslararası
denizcilik şirketi ve kuruluşun imzacı olarak yer aldığı "Gemi
İnsanlarının Refahı ve Değişimi Hakkındaki Neptün Deklarasyonu" (Neptune
Declaration on Seafarer Wellbeing and Crew Change) ile COVID-19 pandemisi
süresince yüzbinlerce gemi insanını denizde kalmak zorunda bırakan gemi
personeli değişimi krizinin çözümü konusunda ortak bir sorumluluk
alınmaktadır.
Gemi insanlarının günlük yaşamlarını
ve sağlık durumlarını daha önce görülmemiş bir şekilde etkileyen COVID-19
salgını, denizlerde bir insanlık krizinin yaşanmasına sebep olmuş, kontratları
sona eren yüzbinlerce gemi insanı gemilerde mahsur kalmıştır. Küresel ticaretin
%90'ını gerçekleştiren gemi insanlarının uzun süre denizlerde kalması, fiziksel
ve psikolojik yorgunluğa neden olmakta, gelişen bu durum deniz ve çevre
kazaları yaşanma riskini artırarak küresel tedarik zincirinin bütünlüğüne
yönelik tehlike teşkil etmektedir.
Bu nedenlerden ötürü, deniz
taşımacılığı paydaşlarının dahil olduğu bir grup, gemi insanlarının
değiştirilmelerine engel olan hususlar ile ilgili olarak ivedilikle eyleme
geçilmesi gerektiğini bir deklarasyon ile ortaya koymuştur.
Bu kapsamda hazırlanan Neptün
Deklarasyonu ile çözüm getirilmesi hedeflenen önemli hususlar aşağıda
belirtilmektedir.
- Her ne kadar yüksek düzey
sağlık protokolleri uluslararası ölçekte kabul edilmiş olsa da düzenli bir
şekilde uygulanmamıştır. Bu durum, yetkililerin gemi insanlarının COVID-19
riski taşıdığını düşünmesine yol açarak gemi insanı değişimlerini
sınırlamıştır.
- Bozulan tedarik zincirlerinden
kaynaklanacak ekonomik riskler, yüksek nitelikli gemi insanı değişimi
protokollerinin uygulanması ile azaltılacak, kısa vadede ise artan masraflar
ortaya çıkaracaktır.
- Salgın nedeniyle uluslararası
havacılık sektöründe yaşanan aksaklıklar neticesinde azalan uçuş sayıları,
başlıca gemi insanı değişim merkezleri ile büyük denizci ülkeler arasındaki
bağlantılarda sorunlar yaşanmasına neden olmuştur.
Neptün Deklarasyonu'na imzacı
olarak katılan taraflar, gemi insanlarının değişimine ilişkin yaşanan krizin
sektör paydaşları, kurumlar ve hükümetler tarafından ortaklaşa yürütülecek
çalışmalar ile çözülebileceğini belirtmekte olup, söz konusu kurum, sektör
paydaşları ve ilgili devlet organlarına bu girişimi desteklemeleri için çağrı
yapmaktadır.
Deklarasyon ile gemi insanları
ile ilgili olarak 4 temel hedefin gerçekleştirilmesi amaçlanmaktadır. Söz
konusu hedefler aşağıda belirtilmektedir:
1. Gemi
insanlarının kilit çalışanlar olarak tanınması ve COVID-19 aşısında öncelikli
meslek grubu olarak belirlenmesi.
1 Aralık 2020 tarihinde Birleşmiş
Milletler Genel Kurulu'nda alınan karar doğrultusunda; gemi insanlarının
hükümetler tarafından kilit çalışanlar olarak kabul edilmesi ve küresel olarak
kabul edilmiş yüksek seviyede sağlık protokolleri temel alınarak söz konusu
gemi insanlarının sınır geçişlerinin kolaylaştırılması gerekmektedir. Küresel
tedarik zincirlerinin ve ticaretin devamlılığını sağlama konusunda önemli role
sahip diğer kilit çalışanların ve sağlık personellerinin yanı sıra, hangi ülke
vatandaşı olduklarına bakılmaksızın, tüm gemi insanlarının COVID-19 aşılarına
öncelikli olarak erişim sağlamaları konusunda hükümetler ve diğer paydaşlar
denizcilik sektörü ile birlikte çalışmalıdır. Bu durum, aşıların doğru şekilde
sertifikalandırılması ve aşıların gemi çalışanlarına etkili bir şekilde
uygulanmasını sağlayan protokollerin geliştirilmesini de kapsamalıdır.
2. Mevcut en
iyi uygulamalar temel alınarak yüksek standartlarda sağlık protokollerinin
oluşturulması ve uygulanması.
Uluslararası Denizcilik Örgütü
(International Maritime Organization – IMO) tarafından kabul edilen,
"Koronavirüs (COVID-19) salgını süresince gemi çalışanlarının emniyetli
şekilde değiştirilmeleri ve seyahat etmelerine ilişkin Önerilen Çerçeve
Protokoller" (The Recommended Framework of Protocols for ensuring safe
ship crew changes and travel during the Coronavirus (COVID-19) pandemic) deniz
taşımacılığı sektörü ve hükümetler tarafından uygulanmalıdır. COVID-19 riskini
asgari seviyeye indirmek, gemi çalışanlarının emniyetli bir şekilde
değiştirilebileceğini gösteren bir ortam yaratmak ve alınan önlemlerin tüm
dünya tarafından kabul edilebilir olduğunu kanıtlamak için söz konusu
Protokollerin en yüksek uygulanabilir standartlara dayandırılması
gerekmektedir. Bu kapsamda, mevcut örnek uygulamalar temel alınarak
oluşturulmuş STAR Gemi İnsanı Değişim Protokollerinin (STAR Crew Change
Protocols) sektör tarafından kabul edilmesi önerilmektedir.
3. Gemi
insanlarının değişimlerini kolaylaştırmak amacıyla gemi işletmecileri ve
kiracıları arasındaki iş birliğinin artırılması.
Armatör ve kiracı tarafların
şeffaf bir şekilde tüm bilgileri birbirleriyle paylaşmaları gerekmekte, maliyet
ve gecikmeler açısından mümkün olan asgari olumsuz etki ile deniz
çalışanlarının değişimi konusunda iş birliği yapılması gerekmektedir.
Armatör, kiracıya planlanan gemi
personeli değişiklikleri hakkında mümkün olduğunca fazla bildirimde bulunmalı, gemiyi
kiralayan taraf ise geminin makul bir rota değişikliği yaptığı durumlar da
dahil olmak üzere gemi personeli değişimlerinin düzenlenmesi için gayret sarf
etmelidir.
Yapılan kiralama sözleşmelerinde
deniz çalışanlarının değişimini engelleyen herhangi bir madde bulunmamalıdır.
Söz konusu maddeler, deniz taşımacılığının güvenli bir şekilde işleyişine ve
gemi insanlarının hakları ve refahının korunmasına kısıtlama getirebilecektir.
4. Önemli
denizcilik merkezleri arasındaki havayolu bağlantılarının kurulması.
Havacılık sektörü, başlıca gemi
personeli değişimi merkezleri ile denizci ülkeler arasında hava taşıma
kapasitesinin tesis edilmesi hususunda denizcilik sektörü ile birlikte
çalışmalıdır. Buna ek olarak, ilgili bakanlıklar ve devlet kurumlarının yanı
sıra hükümetler, havacılık ve denizcilik sektörleri, gemi insanları için sınır
geçişlerini kolaylaştırmak, uzun vadeli havayolu bağlantıları kurmak, güvenli
sağlık verilerinin onaylanması için uluslararası bağlamda kabul görmüş ve
uyumlu standartların çerçevesini oluşturmak amacıyla ortak çalışmalar
yürütmelidir.
(Kaynak: Global Maritime Forum)
2- Avrupalı
armatörler gemi geri dönüşüm tesisi yetersizliği ile karşı karşıya.
Hindistan
ve Bangladeş'te bulunan 93 gemi geri dönüşüm tesisi Uluslararası Denizcilik
Örgütü'nün (International Maritime Organization – IMO) henüz yürürlüğe girmemiş
olan Hong Kong Sözleşmesi'ne uygun olarak büyük klas kuruluşları tarafından
onaylanmış olmasına rağmen, bu tesislerden hiçbiri Avrupa Birliği tarafından
henüz onay alamamıştır. Konuyla ilgili olarak Avrupa Birliği her ne kadar aşağı
yönlü atık yönetim altyapısının yetersiz olduğunun ve acil durumlarda
kullanılacak sağlık tesisleri eksikliğinin altını çizse de, bazı gözlemciler bu
durumun politik olduğunu düşünmektedir.
Birliğin Kasım 2020 listesine
göre, 39 adet başvuru bulunmasına rağmen 8'i Türkiye'de, 1'i ABD'de olmak üzere
toplamda 9 adet onaylanan tesis bulunmaktadır. Fakat GMS CEO'su Dr. Anil
Sharma'ya göre IMO'nun Hong Kong Sözleşmesi'nde belirtilen standartlara uygun
toplamda 109 adet geri dönüşüm tesisi bulunmaktadır. Diğer sektörlerden de
katılımcıların bulunduğu "Immediasea Geri Dönüşüm Webinarı"nda
konuşan Sharma, Hong Kong Sözleşmesi kapsamında onay almış 92 adet Hint
tesisine ek olarak Türkiye'de 14, Çin'de 2, Bangladeş'te ise 1 adet gemi geri
dönüşüm tesisi bulunduğunu belirtmiştir.
Tesislerinin onay alması için
Avrupa Birliği'ne başvuruda bulunanlar için bekleyiş hala devam ederken, gemi
söküm kapasitesinin küresel anlamda yetersiz olmasından dolayı birçok armatör
ve işletmeci ömrünü tamamlayan gemilerin geri dönüştürülmeleri için kısıtlı
seçeneğe sahiptir.
Tehlikeli
atıklar
Basel Sözleşmesi (Basel
Convention) ve ilgili Avrupa Gemi Atık Yönetmeliği'nin (European Ship Waste
Regulation) bir parçası olan Basel Yasağı (Basel Ban) ile birlikte tehlikeli
atıkların OECD ülkelerinden OECD üyesi olmayan ülkelere ihraç edilmesi
yasaklanmış, bu yasak neticesinde ortaya çıkan durum birçok kişi tarafından
"absürt" olarak nitelendirmiştir. Basel Yasağı'nı onaylayan AB Gemi Geri
Dönüşüm Yönetmeliği (EU's Ship Recycling Regulation – SRR) gereğince, Avrupalı
armatörlerin bir AB ülkesi bayrağını taşıyan gemileri ya da bir Avrupa
limanından nihai seferine çıkan gemileri AB Gemi Geri Dönüşüm Yönetmeliği
kapsamında onaylanmamış bir tesiste geri dönüştürülemez.
Bunun yanı sıra hukuki ve
ekonomik açıdan da birçok tartışma bulunmaktadır. Yasal yollarla istihdam
edilen personele ve uyumlu Tehlikeli Madde Envanterine (Inventory of Hazardous
Materials) sahip gemilerin teknik açıdan "kullanılamaz" olarak
sınıflandırılması bu argümanlara bir örnek olarak verilebilir. Söz konusu
gemilerin bu şekilde sınıflandırılmasına karşı olanlar, başlangıçta geri
dönüşüm için satılan fakat piyasalardaki canlanmayla birlikte daha sonra ticari
amaçla satılmaya başlanan konteyner gemilerini örnek vererek bu gemilerin
"kullanılamaz" nitelikte olmadığını belirtmiştir.
Buna ek olarak Bangladeş,
Hindistan ve Pakistan gibi ekonomileri çelik hurdası ticaretine bağlı ülkelerde
binlerce işçi doğrudan veya dolaylı olarak gemi geri dönüşüm sektöründe
istihdam edilmektedir.
Yönetmeliğe
karşı etkili işletme
"Immediasea Geri Dönüşüm
Webinarı"nda Avrupa Birliği'nin politik duruşunu eleştiren bir diğer kişi
olan Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of Shipping – ICS)
Çevre ve Ticaret Müdürü John Stawpert, Avrupa Birliği'nin küresel gemi geri
dönüşüm sektörünün verimli bir şekilde işletilmesinden ziyade kendi
yönetmeliğinin geçerliliğini sağlamakla ilgilenip ilgilenmediği yönünde bir
soru yöneltmiştir. Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı Deniz ve Güvenlik Birimi
(European Community Shipowners' Association Maritime and Safety Division)
Müdürü Sotiris Raptis ise tesislerdeki ve çalışma koşullarındaki tüm
gelişmelere ve klas kuruluşlarından alınan onaylara rağmen henüz hiçbir Hint
gemi geri dönüşüm tesisinin AB tarafından onay almamasından dolayı duyduğu
üzüntüyü dile getirmiştir. Ayrıca, Türkiye'de faaliyette olan 22 tesisten
15'inin AB onayına başvurduğu fakat şu ana kadar yalnızca 7 tanesinin onay
aldığı belirtilmiştir.
Avrupalı
armatörler mağduriyet yaşayabilir
Gemi geri dönüşümü sektörü, Hong
Kong Sözleşmesi kapsamında klas kuruluşları tarafından verilen onayların da
gösterdiği gibi, tesislerde yapılan büyük yatırımlar neticesinde 10 yıl
öncesine kıyasla çok büyük bir ilerleme kaydetmiştir.
Avrupalı armatörler, Avrupa
Birliği'nin bu konudaki uzlaşmaz tavrının mağduriyete yol açmasından endişe
etmektedirler. Avrupa Birliği kullanılamaz haldeki gemilerin sökümünün
Avrupa'da bulunan tesislerde yapılmasını istemektedir. Bununla birlikte gemi
geri dönüşüm sektörü emek yoğun bir sektördür, Avrupa'da çok az sayıda tesis
bulunmaktadır ve Birlikte çelik hurda piyasası oldukça sınırlıdır.
Filolarında eski gemiler bulunan
armatörler önümüzdeki birkaç yıl daha ticaret yapmaya devam etmek amacıyla
halihazırda pahalı olan balast suyu yönetim sistemlerine yatırım yapıp yapmama
konusunda bir karar aşamasındalardır. Söz konusu armatörler, balast suyu
yönetim sistemlerinin yanı sıra, IMO'nun Mevcut Gemilerin Enerji Verimliliği
Endeksi (Energy Efficiency Existing Ship Index – EEXI) ve Karbon Yoğunluk
Göstergesi'ne (Carbon Intensity Indicator – CII) uyum sağlamak amacıyla
önümüzdeki günlerde başka maliyetlerle de karşı karşıya kalabilirler. (Kaynak:
seatrade-maritime.com)
3- Çin
ve Avrupa Birliği yatırımlar konusunda prensipte anlaşmaya vardı.
Çin ve Avrupa Birliği 30 Aralık
2020 tarihinde Kapsamlı Yatırım Anlaşması (Comprehensive Agreement on
Investment – CAI) imzalanması yönünde yaptıkları görüşmelerde prensipte
anlaşmaya varmıştır. Söz konusu anlaşma sonrasında Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı
Xi Jinping, Avrupa Komisyonu (European Commission – EC) Başkanı von der Leyen,
Avrupa Konseyi (European Council – EC) Başkanı Charles Michel, Avrupa Konseyi
Başkanlığını temsilen Alman Şansölyesi Angela Merkel ve Fransa Başkanı Emmanuel
Macron ortak bir çağrı yapmıştır. Bu çağrıya göre Çin, yeni ve önemli piyasa
açılışları da dahil olmak üzere Avrupalı yatırımcılara hiç olmadığı kadar
piyasa erişimi sağlayacağını belirtmiştir. Buna ek olarak Çin, Avrupalı
şirketlerin Çin Halk Cumhuriyeti sınırları içerisinde eşit şartlarda rekabet
edebilmesini sağlamak amacıyla, devletin sahip olduğu işletmeler için
denetimler, teşviklerin şeffaflığı, zorunlu teknoloji transferine karşı
kurallar konulması dahil olmak üzere, çeşitli taahhütlerde bulunmuştur. Zorla
çalıştırma ile ilgili taahhütler vermesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü'nün
(International Labour Organization – ILO) konuyla ilgili temel sözleşmelerini
kabul etmesiyle birlikte Çin ilk defa sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin
hükümleri onaylamıştır.
Çin ve AB, Kapsamlı Yatırım
Anlaşmasının imzalanmasıyla iki taraf arasındaki ticarette daha dengeli bir
ilişkinin ortaya koyulacağına inanmaktadır. Sözleşmenin dengeli, yüksek
standartta ve iki taraf için de faydalı olduğunu belirten Başkan Xi, Çin Halk
Cumhuriyeti'nin bu konuda kararlı ve özgüvenli olduğunu ifade etmiştir. Sözleşme,
taraflar için daha geniş bir piyasa erişimi, daha yüksek seviyede bir iş
ortamı, daha güçlü kurumsal güvenceler ve karşılıklı yatırımların yapılması
için iş birliği olanakları sağlayacaktır.
Kapsamlı Yatırım Anlaşması
doğrultusunda uzlaşma sağlanan maddelerden bir tanesi de uluslararası deniz
taşımacılığı olmuştur. Buna göre Çin, denizcilik sektörü ile ilgili karada
gerçekleştirilen yardımcı faaliyetlere yatırım yapılmasının önünü açarak, AB
şirketlerinin herhangi bir kısıtlama olmaksızın yük elleçleme, konteyner
depoları ve istasyonları ile acentelik gibi sektörlerde yatırım yapmalarına
olanak sağlayacaktır. Bu sayede AB şirketleri çoklu ve kapıdan kapıya
taşımacılık gerçekleştirebilecektir. (Kaynak: Uluslararası Deniz Ticaret
Odası-ICS)
4- Finansman
eksikliği ve bürokratik engeller nedeniyle Brexit sınır altyapısının yapımında
gecikmeler yaşanması beklenmektedir.
Birleşik Krallık'taki
40'tan fazla büyük ticari limanı temsil eden İngiltere Büyük Limanlar Birliği
(UK Major Ports Group) CEO'su Tim Morris, "yetersiz" finansman
nedeniyle liman planlarında küçülmeye gidildiğini ve tesislerin Temmuz ayına
kadar hazır olma ihtimalinin düşük olduğunu açıklamıştır.
İngiltere Büyük Limanlar Birliği,
hükümetin geçen yıl yeni Sınır Kontrol Noktaları (BCP'ler) ve gümrük
kontrollerini düzenleme ve diğer altyapılar için İngiltere limanlarının 430
milyon Sterlin değerinde teklifine karşılık, liman altyapı fonunun 200 milyon
Sterlin'in üzerine çıkarmamaya karar vermesi ile sorunların ortaya çıktığını ve
hükümetin şu anda Birleşik Krallık'taki 41 limana 194 milyon Sterlin bütçe
ayırdığını ve tekliflerin ayrıca %33'lük bir kesintiye uğradığını bu sebeple
yeni altyapı planlarının finanse edilemeyeceğini ifade etmiştir.
Eksikliklerle karşı karşıya olan
başlıca limanlar arasında, belediyeye ait yerel bir tesis olan Portsmouth
bulunmaktadır. Liman için 32 milyon sterlin fon talep edilmiş ancak 17,1 milyon
Sterlin fon ayrılmıştır. (Kaynak: Ticaret Bakanlığı)
5- 01.01.2021-03.02.2021
tarihleri arasındaki Paris MOU kapsamında Türk bayraklı gemi tutulmaları.
01.01.2021 – 03.02.2021 tarihleri
arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere
yönelik 12 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde herhangi bir
gemi tutulmamıştır. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler
Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx)
yer aldığı,
Belirtilmektedir.
Sayın Üyelerimizin
bilgilerine rica ederiz.
Saygılarımızla,
Vapur
Donatanları ve Acenteleri Derneği
Emin
EMİNOĞLU
Genel
Sekreter
Dağıtım: Tüm
üyelerimiz