Menu

Aylık Yazı Dizileri

Denizbilim

DENİZBİLİM
 

1. Giriş

İnsan, yaratılışı itibariyle çözülmesi gereken sayısız sorunlarla karşı karşıya kalır. Önce yaşaması gerekir, sonra hayatını koruması, geliştirmesi, neslinin devamı ve var olma şartları ortaya çıkar.  Doğuştan var olan içgüdülerin sağladığı ve çevrenin yardımı ile kazanılan hayatta kalabilme şansı, giderek yerini sorunların çözümüne, tutum, davranış ve eylemlere bırakır. İnsan, bu sorunları çözmeye çalışırken bazılarına öncelik verir, bazılarını ise geriye bırakır. Hatta bazılarını hiç dikkate almadan yaşar. Değişmeyen tek gerçek, insanın karşılaştığı sorunları çözümlemede bir tavır alma, davranışta ve eylemde bulunmasıdır.

 

Tarihi varlık alanı insan ve toplumların ilişkilerini, olayları ve eserleri kapsamı içerisine alır. Bu alanda olup-biten, devam eden veya süreklilik kazanan hareketlerin ve ilişkilerin meydana getirdiği olaylar ve eserler birbirinden farklı özellikler gösterir ve anlam taşır. Her hareketin veya ilişkinin gerçekleştirmek istediği amaçlar ve yöneldiği hedefler oluşur.

 

2. Deniz/Denizler

Yaşadığımız dünyanın bir bölümü karalarla bir bölümü de sularla kaplıdır. Diğer bir deyişle, dünyamızın % 71 ini sular, % 29 unu da karalar oluşturur.

 

Denizler, birçok bilim dalını içinde barındıran güçlü bir alandır. Okyanus ve denizlerin fiziksel, kimyasal ve biyolojik özellikleri, deniz jeolojisi, denizlerde hareket, gelgit hareketleri, Okyanus bilimi, denizaltı ve deniz üstü gemileri, dünya üzerindeki dar suyolları-boğazlar ve kanallar, gemi teknolojisi, gemi inşa ve yan sanayi vb birçok dallar ortaya çıkar ve “Denizbilim” oluşur.

 

Denizler, insanlık âlemine, toplumlara doğal bir coğrafi engel oluşturdukları kadar, milli güçlerine katkıları yönlerinden de büyük önem taşır. Denize kıyısı bulunan veya sahip oldukları kara toprakları denizler­le çevrili olan devletler için bu güç, yüzeyleri ile en uygun, en ekonomik ulaşım ve iletişim imkânı sağladığı kadar, dipleri bakımından çok geniş toprak kazançları, onların üzerindeki bitkiler ve canlıların yaşama alan­larıdır. Günümüzde dünya nüfusunun yüksek artış hızı dikkate alındığında, artan beslenme ihtiyacı ve prote­in eksikliğinin sağlanacağı en büyük kaynak denizlerdir. Kara parçalarındaki yeraltı kaynakları tükenirken, de­niz tabanındaki zenginlikler henüz kullanılmamış bir durumdadır. Bunları elde etmek, beslenme ve ekonomik değer olarak kullanıma sunmak, korumak ve geliştirmek denize sahip olan devletlerle ilgili olduğu kadar, ge­leceğin devletlerarası rekabetini oluşturacak değerleri olarak düşünülmelidir. (1)

 

3. İnsan,

İnsan, doğanın bir parçasıdır. İnsan, ailenin, çevrenin, toplumun kurucu ve devam ettirici unsurudur; insandan kaynaklanır ve bu alanda her şey “in­san” içindir. Tarihi varlık alanı, insanın tutum, davranış ve eylemlerin­den oluşur. İnsanın çevresiyle bütünleşmesinin ilk halka­sını aile teşkil eder. İnsan-aile-çevre adı altında, üç temel un­surdan Toplum hayatı, oluşur. Maddi ve manevi varlığı, çevresel ve toplumsal ilişkileri, sürekli etkileşim ve iletişimleriyle insan bir bütündür ve bunlar boyutlara ayrılır. Bunlar;

a.     İnsanın maddi ve manevi varlığı,

b.    İnsan, çevresel ve toplumsal etkinliğe sahipliği,

c.     Her şeyin kaynağı, insanın zekâsıdır.

 

4. Zaman

İnsanların ve toplumların hayatları, tutumları, davranışları ve hareketleri üç zaman boyutu içinde ve etkisinde meydana gelir. Bunlar geçmiş, yaşanan ve gelecek zaman boyutlarıdır. Çoğunluk bunu  “Dün-Bugün-Yarın” olarak adlandırır. Dün meydana gelen hareketler, bugünün olay ve hareketlerini hazırlar, etkiler ve yönlendirir. Bugünün olay ve hareketleri ise yarının hazırlayıcısı, etkileyicisi ve yönlendiricisi olur.

 

5. Mekân

Mekân bir varlıktır. Bütün olaylar, hareketler, davranışlar mekân denilen varlığın içerisinde oluşur, devam eder ve sona erer. Doğa kozmik bir mekândır. Bu mekânda olaylar ve hareketler, bir denge içerisinde, kendilerini yenileyerek süreklilik kazanırlar. Mekân, her türlü boyutların, doğruların, ölçülmenin, ölçülebilmenin esasını teşkil eder. Olayların, hareketlerin, davranışların “yeri”, boyutları, somut etkileri ancak mekân kavramının varlığı sonucu belirlenir, açıklanır, ölçülür ve ölçülebilir. Zaman gibi mekân da, olayları, hareketleri ve davranışları yönlendirir. (2)

 

6. Akıl

İnsan, zekâsıyla çevresinde var olan şeyleri temas ederek algılar. Bu algılama sonucu düşünür,  inceler ve araştırır. Bu araştırmaların sonucunda çözüme ulaşır ve bilim meydana gelir. Meydana gelen bilim bilgi olarak topluma sunulur ve toplumla bütünleşir.   Algılama, düşünme, inceleme, araştırma, bulma ve geliştirme, ancak insana özgü bir niteliktir.

 

7. Bilim

Bilim, var olan şeylerin bilinmeyen yönlerini araştırır ve inceler. Bütün bilimler, kendi alanlarına göre bilgileri (var olan şeyleri) ele alır, inceler ve araştırır. Bu bilgilere ilişkin meseleleri izler ve çözmeye çalışır. Bilim, konusu olan bilgiyi geliştirmek, derinleştirmek ve ilerletmek suretiyle yeni bilgiler üretir.

 

Bilim, bilgiyi araştırma, bulma ve geliştirme ancak insana özgü bir niteliktir. Bu özelliğin kamu hizmeti sayılmasıyla bilim kurumları meydana gelir ve toplumların malı olur. Toplumlar için bilim bir ihtiyaçtır. Gelişmenin, yenileşmenin ve ilerlemenin yoludur. Bilim, topluma bu istekleri sunduğu sürece bilimdir ve toplumla bütünleşir.

 

8. Bilgi

Bilginin esasta iki unsuru vardır. Birbirinden ayrılmayan, birbirine bağımlı bu unsurlardan birincisi “insandır” (suje)dir. İkincisi ise, bilinen bilinebilen, araştırılan kısaca (var olan) şeydir (obje). Her bilgi, bu iki unsur arasındaki bağa dayanır “Suje” insandır, değişkendir İnceleme konusu ise “obje”dir Sabittir. Obje hiç değişmez, değişken değildir, incelenmesini ve araştırılmasını bekler. İnsanla var olan şey arasındaki bağın kurulabilmesi, insana özgü bazı niteliklerin bilgi olarak varlığına bağlıdır. Bunların başında algı-algılama gelir, İnsanın çevresiyle ve bütün var olan ilk ilişkisi ve teması algılamaktır. İkincisi, düşünmedir. Üçüncüsü, anlama ve nihayet açıklama bağları gelir. Bunların hepsi bir bütündür. (3)

 

9. Denizbilim

İnsanoğlu değişik yol ve yöntemlerle binlerce yıldır devam eden denizden yararlanma çaba ve uğraşıları sonucu denizbilimi geliştirdi, kapsamlarını çeşitlendirip, alanlarını genişletti. Denizbilim, gerçeklere dayanan, akılcı ve bilimsel yaklaşımla, insanlık dünyasındaki bütün davranışları, eylemleri, olayları ve yaratılan eserleri birden fazla sebeplere dayandırarak ortaya koydu.

 

Denizbilim, suyun yeryüzünde ve atmosferdeki döngülerini, özelliklerini ve dağılımını inceleyen bir bilimdir.

 

Denizbilim tarih öncesinde başladı ve keşifler ilerledikçe coğrafi alanı genişledi. Denizbiliminin temeli, tarih bakımından kayıtların keşfi, balıkçılık ve deniz seferleri daha erken bir dönemde başladı. Bir yandan maddi ihtiyaçlar böyle olmasını gerektirirken, diğer yandan da suların yapısını ve deniz dibini incelemeden önce, denizin kıyılarını ve yüzeyini incelemek gerekiyordu. Bununla birlikte deniz yüzeysel hareketlerinin (dalgalar, gelgitler, akıntılar) tanınması bu hareketlere sıkıca bağlı olan deniz seferleriyle birlikte başladı.

 

Denizbilim araştırmalarında birçok ülkenin payı vardır. Uzun süren bu araştırmaların sonucu, gemilerin emniyetli seyirlerinin sağlanması için dünya denizlerinde istasyonlar kuruldu, deniz fenerleri yapıldı, şamandıralar konuldu.

 

Deniz istasyonlarının kurulmasıyla birlikte birçok teknoloji geliştirildi. Deniz akıntılarının ve deniz derinliğinin ölçülmesi, deniz diplerinin yapısı ve deniz varlıklarının incelenmesi için cihazlar geliştirildi. Gemilerin emniyetli seyir yapabilmeleri için özel elektronik ve mekanik cihazlar üretildi ve donanımları sağlandı.

 

Denizbilim araştırmalarının genişlemesi ve derinleştirilmesi amacıyla, milletlerarası işbirliği 1961 yılında UNESCO’nun önderliğinde “Milletlerarası Deniz Konvansiyonu” kuruldu. Milletlerarası İşbirliği iki yönde gelişti:

1.      Henüz iyi bilinmeyen kesimlerde milletlerarası seferler düzenlenmesi,  (4)

2.      Haberleşmenin geliştirilmesi. (5)

 

Bu amaçla bazı ülkelerde “veri merkezleri” kuruldu.

 

Dünya ölçüsünde araştırılarak ortaya çıkan denizbilim üç konuya netlik kazandırdı:

1.  Okyanusların yapısının incelenmesi: kıta öncesi ve okyanus altı sırlarında girişilen çalışmalar, yeryüzünü çepçevre kuşatan büyük açık kırıkların bulunması, Yerküre yapısı üstüne bilgileri büyük ölçüde artırdı ve Yerkürenin oluşumu hakkında ipuçları sağlandı.

2.  Su ile atmosfer arasında su buharı şeklinde meydana gelen mübadele sürecinin incelenmesiyle denizlerin sıcaklık bilançosunun hazırlanması, su yüzeyindeki her artan sıcaklığın buharlaşmanın çoğalmasına yol açarak(6) karşılıklı etki büyük hızla yayılan bir “dalga” halini aldığını.(7) Bu sürecin anlaşılması ile orta ve uzun vadeli meteoroloji tahminlerini geliştirdi.  

3.  Suların ve tortuların biyokimyası, insanı doğrudan doğruya kullanabileceği yeni kaynaklara kavuşturan bitki ve hayvan organik üretim şekillerini ve tarzlarını aydınlatmayı sağladı.

 

Bir mevsim veya gel-git devri süresince sabit noktalarda veya yeterince kısa aralıklarla toplanan bu gibi veriler sayesinde, aylık veya yıllık değişiklikleri izlemek (mesela Gulf Stream (8)  veya Kuro-Şio (9) gibi) mümkündür.

 

Denizbilim, gemilerin seferi esnasında çekilen sıkıntıların giderilebilmesi amacıyla çok yönlü araştırmaya gitti. Gemilerin gidiş yönünde dikey yüzey akıntının, dalgaların, gelgitlerin incelenmesi ve hesaplanması yapıldı.  Bütün bu çalışmalar, güç şartlar altında yapılarak sonuca ulaşıldı. 

 

Bugün, dünya ticaretinde taşınan yıllık 8 milyar m.ton ticari yükün %90’ı denizyoluyla taşınmaktadır. Bu taşımanın gerçekleşmesi için “Denizbilim” tarafından geliştirilen teknoloji sayesinde modern gemilerin inşası, donanımı, seyir emniyeti, önceden tahmin edilen fırtına ve kötü hava koşullarının bilinmesi, seyredilen denizlerin akıntısı vb bilimsel gelişmeler sayesinde güvenli seyir elde edilerek dünya ticaret hacmi artırılmıştır.

 

Denizbilim, denizci ve denize kıyısı bulunan devletlerin başlıca bilim ve araştırma kurumları; Denizbilim Enstitüsü adıyla “Denizbilim Kurumları” bulunmaktadır.

 

Açıklamalar                 :

1.     Dr. Tülay Duran. Türk Denizciliği ve Deniz Ticareti Kaynakları VDAD Yayını S.61  İstanbul 2002

2.     E.Z.Ökte, YMHHD Amaçları-İlkeleri-Hedefleri S. 509 İstanbul 2003

3.     AGE S. 535

4.     Milletlerarası Hint Okyanusu seferi, Kuro-Şio’nun incelenmesi.

5.   Bütün ülkeler arasında stratejik değeri olmayan verilerin dünyanın bütün laboratuarlarına kotlu ve örneksemeli  şekilde iletilmesi yoluyla gözlem mühendisleri bilgilendirildi. 

6.    Atmosfer dolaşımındaki hız artışıyla kendini gösterir.

7.   Büyük Okyanus ekvator sularının sıcaklığının artması ve okyanusun kuzeydeki ılıman enlemlerinde fırtınaların yoğunlaşması.

8.  Gulf Stream, Kuzey Atlas Okyanusu’nun sıcak su akıntısı. Çeşitli kaynaklı su kütlelerinden meydana gelen gerçek bir akıntılar sistemidir.

9.  Kuro Şio, Filipinler’den gelerek, Japonya’nın doğu kıyıları önünden kuzeye yayılan sıcak su akıntısı. Genişliği 75 km, derinliği 500 m.dir. Japon Adaları’nın kuzeyinde, kuzeyden gelen soğuk su akıntısı, Oya Şivo ile karışır. Dünyanın balık bakımından en zengin yataklarını meydana getirir. ML C 3 S.543-8

 

Ruhi Duman

İstanbul, 23 Şubat 2010